-
موسی آمد در وغا با یک عصاش ** زد بر آن فرعون و بر شمشیرهاش 350
- Musa, savaşa bir tek sopasıyla gitti ama o sopayla Firavunu da, kılıçlarını da kırdı geçirdi.
-
هر رسولی یک تنه کان در زده ست ** بر همه آفاق تنها بر زده ست
- Her peygamber, o kapıyı yalnızca döğmüş, bütün dünyaya tek başına saldırmıştır.
-
نوح چون شمشیر در خواهید ازو ** موج طوفان گشت از او شمشیر خو
- Nuh, ondan kılıç isteyince Tufan dalgası, Allah kudretiyle kılıç kesilmiştir.
-
احمدا خود کیست اسپاه زمین ** ماه بین بر چرخ و بشکافش جبین
- Ey Ahmet, yeryüzünün askeri kim oluyor ki? Aya bak, ayın bile alnını yar!
-
تا بداند سعد و نحس بیخبر ** دور تست این دور نه دور قمر
- Bu suretle yıldızların yomlu, yomsuz olduğuna inanan bihaberler, bu devrin senin devrin olduğunu, kamerin devri olmadığını anlasınlar.
-
دور تست ایرا که موسای کلیم ** آرزو میبرد زین دورت مقیم 355
- Bu devir, senin devrindir. Çünkü Kelîm olan Musa bile daima senin zamanını arzuladı.
-
چون که موسی رونق دور تو دید ** کاندر او صبح تجلی میدمید
- Musa, senin devrinin parlaklığını, o devirdeki tecelli sabahının zuhurunu gördü de;
-
گفت یا رب آن چه دور رحمت است ** بر گذشت از رحمت آن جا رویت است
- “ Yarabbi, o ne rahmet devri... O devir, rahmetten de ileri... O devirde rüyet var.
-
غوطه ده موسای خود را در بحار ** از میان دورهی احمد بر آر
- Musa’nı denizlere daldır da Ahmet’in devrinde izhar et’’ dedi.
-
گفت یا موسی بدان بنمودمت ** راه آن خلوت بدان بگشودمت
- Allah dedi ki : “ Sana o devri onun için gösterdim, o halvetin yolunu onun için açtım”