-
جامه پوشان را نظر بر گازر است ** جان عریان را تجلی زیور است
- Çamaşırcıya elbise giyenler muhtaçtır. Çırçıplak canın ziyneti Allah tecellisidir.
-
یا ز عریانان به یک سو باز رو ** یا چو ایشان فارغ از تن جامه شو
- Ya çıplakları bırak, bir yana çekil… Yahut onlar gibi elbiseden vazgeç!
-
ور نمیتانی که کل عریان شوی ** جامه کم کن تا ره اوسط روی 3525
- Yok... Eğer tamamıyla soyunamıyorsan bari elbiseni azalt da orta halli ol!”
-
عذر گفتن فقیر به شیخ
- Fakirin şeyhe özrünü arz etmesi
-
پس فقیر آن شیخ را احوال گفت ** عذر را با آن غرامت کرد جفت
- Fakir, o şeyhe ahvalini anlattı, suçuna özürler diledi.
-
مر سؤال شیخ را داد او جواب ** چون جوابات خضر خوب و صواب
- Şeyh’in sualine, Hızır’ın cevapları gibi güzelce, doğruca cevaplar verdi.
-
آن جوابات سؤالات کلیم ** کش خضر بنمود از رب علیم
- Nitekim Kelîmin suallerine Hızır’ın Alîm Allah’tan verdiği cevaplarlarla;
-
گشت مشکلهاش حل و افزون زیاد ** از پی هر مشکلش مفتاح داد
- Musa’nın müşkülleri halloldu. Hızır, Musa’ya her müşkülü için anlatılamayacak derecede miftahlar verdi.
-
از خضر درویش هم میراث داشت ** در جواب شیخ همت بر گماشت 3530
- Dervişe Hızır’dan mirastı, o da şeyhin suallerine cevap vermede himmet etti.
-
گفت راه اوسط ار چه حکمت است ** لیک اوسط نیز هم با نسبت است
- Dedi ki: “Orta yol hikmetse de bu orta hallilik de nispidir.
-
آب جو نسبت به اشتر هست کم ** لیک باشد موش را آن همچو یم
- Su, deveye göre azdır, fakat fareye göre deniz gibiydi.