-
پس فقیر آن شیخ را احوال گفت ** عذر را با آن غرامت کرد جفت
- Fakir, o şeyhe ahvalini anlattı, suçuna özürler diledi.
-
مر سؤال شیخ را داد او جواب ** چون جوابات خضر خوب و صواب
- Şeyh’in sualine, Hızır’ın cevapları gibi güzelce, doğruca cevaplar verdi.
-
آن جوابات سؤالات کلیم ** کش خضر بنمود از رب علیم
- Nitekim Kelîmin suallerine Hızır’ın Alîm Allah’tan verdiği cevaplarlarla;
-
گشت مشکلهاش حل و افزون زیاد ** از پی هر مشکلش مفتاح داد
- Musa’nın müşkülleri halloldu. Hızır, Musa’ya her müşkülü için anlatılamayacak derecede miftahlar verdi.
-
از خضر درویش هم میراث داشت ** در جواب شیخ همت بر گماشت 3530
- Dervişe Hızır’dan mirastı, o da şeyhin suallerine cevap vermede himmet etti.
-
گفت راه اوسط ار چه حکمت است ** لیک اوسط نیز هم با نسبت است
- Dedi ki: “Orta yol hikmetse de bu orta hallilik de nispidir.
-
آب جو نسبت به اشتر هست کم ** لیک باشد موش را آن همچو یم
- Su, deveye göre azdır, fakat fareye göre deniz gibiydi.
-
هر که را باشد وظیفه چار نان ** دو خورد یا سه خورد هست اوسط آن
- Birisinin dört ekmeğe ihtiyacı olurda iki yahut üç tanesini yerse bu, orta bir yiyiştir.
-
ور خورد هر چار دور از اوسط است ** او اسیر حرص مانند بط است
- Fakat dördünü de yerse bu yiyiş, orta bir yiyiş değildir ki. O adam, kaz gibi hırsına esir olmuştur.
-
هر که او را اشتها ده نان بود ** شش خورد میدان که اوسط آن بود 3535
- Birisinin on ekmeğe iştahı olsa da altısını yese bu orta sayılır.