-
گر چه دعوی مینماید این ولی ** جان صاحب واقعه گوید بلی 3590
- Bu söz, dâva gibi görünür ama rüyayı görenin ruhu” Evet” der. Tasdik eder.
-
پس چو حکمت ضالهی مومن بود ** آن ز هر که بشنود موقن بود
- Hikmet, müminin kaybolmuş malı olduğundan kimden duysa inanır, kabul eder.
-
چون که خود را پیش او یابد فقط ** چون بود شک چون کند او را غلط
- Fakat kendisini hikmetin yanında bulursa nasıl şüphe edebilir. Nasıl yanılabilir?
-
تشنهای را چون بگویی تو شتاب ** در قدح آب است بستان زود آب
- Susuz birisine “ Acele et, çabuk, kadehteki suyu al iç” desen,
-
هیچ گوید تشنه کاین دعوی است رو ** از برم ای مدعی مهجور شو
- Susuz, “Bu bir dâvadan ibaret. Yürü ey davacı benden uzaklaş”
-
یا گواه و حجتی بنما که این ** جنس آب است و از آن ماء معین 3595
- Yahut “Kadehtekinin su, o içilen güzel, berrak su olduğuna dair bana bir delil göster!” der mi?
-
یا به طفل شیر مادر بانگ زد ** که بیا من مادرم هان ای ولد
- Ana, süt emer çocuğuna “Gel yavrum, süt em, ben senin ananım” dese,
-
طفل گوید مادرا حجت بیار ** تا که با شیرت بگیرم من قرار
- Çocuk “Ana, sütünü emersem karnım doyacak mı bir delil göster!” der mi?
-
در دل هر امتی کز حق مزه ست ** روی و آواز پیمبر معجزه ست
- Her ümmetin gönlünde Hak’tan bir tat vardır. Peygamberlerin yüzü ve sesi de mucizedir.
-
چون پیمبر از برون بانگی زند ** جان امت در درون سجده کند
- Peygamber, dışardan seslendi mi ümmetin canı, içerden secde eder.