-
مشت بر هم میزدند از ابلهی ** پر بدند از جهل و از دانش تهی
- Ahmaklıktan birbirlerini yumruklamaya koyuldular. Bilgisizlikle dolu, bilgiden boş adamlardı bunlar.
-
صاحب سری عزیزی صد زبان ** گر بدی آن جا بدادی صلحشان
- Sır sahibi, yüzlerce dil bilir, kadri yüce birisi orada olsaydı, onları uzlaştırırdı.
-
پس بگفتی او که من زین یک درم ** آرزوی جملهتان را میخرم
- Onlara “Ben bu bir dirhemle hepinizin isteğini yerine getiririm.
-
چون که بسپارید دل را بیدغل ** این درمتان میکند چندین عمل
- Gönlünüzü gıllügışsız bana teslim edin. Bu bir dirheminiz, sizin istediğiniz şeylerin hepsini yapar.
-
یک درمتان میشود چار المراد ** چار دشمن میشود یک ز اتحاد 3690
- Bir dirheminiz dört muradı da yerine getirir, dört düşman da uzlaşır, birliğe ulaşır, bir olur.
-
گفت هر یک تان دهد جنگ و فراق ** گفت من آرد شما را اتفاق
- Sizin sözleriniz savaşa, nifaka sebep olur. Fakat benim sözüm, sizleri birleştirir.
-
پس شما خاموش باشید أنصتوا ** تا زبان تان من شوم در گفتوگو
- Siz susun, dinleyin de konuşma hususunda diliniz ben olayım.
-
گر سخنتان مینماید یک نمط ** در اثر مایهی نزاع است و سخط
- Sizin sözünüz yüz türlüdür, eseriyse ancak savaş ve kızgınlıktan ibaret.
-
گرمی عاریتی ندهد اثر ** گرمی خاصیتی دارد هنر
- İğreti hararetin tesiri yoktur. Fakat insanın kendisinden olan hararet müessirdir.
-
سرکه را گر گرم کردی ز آتش آن ** چون خوری سردی فزاید بیگمان 3695
- Sirkeyi ateşte ısıtsan da yiyince yine bürudeti arttırır.