-
گفت هر یک تان دهد جنگ و فراق ** گفت من آرد شما را اتفاق
- Sizin sözleriniz savaşa, nifaka sebep olur. Fakat benim sözüm, sizleri birleştirir.
-
پس شما خاموش باشید أنصتوا ** تا زبان تان من شوم در گفتوگو
- Siz susun, dinleyin de konuşma hususunda diliniz ben olayım.
-
گر سخنتان مینماید یک نمط ** در اثر مایهی نزاع است و سخط
- Sizin sözünüz yüz türlüdür, eseriyse ancak savaş ve kızgınlıktan ibaret.
-
گرمی عاریتی ندهد اثر ** گرمی خاصیتی دارد هنر
- İğreti hararetin tesiri yoktur. Fakat insanın kendisinden olan hararet müessirdir.
-
سرکه را گر گرم کردی ز آتش آن ** چون خوری سردی فزاید بیگمان 3695
- Sirkeyi ateşte ısıtsan da yiyince yine bürudeti arttırır.
-
ز انکه آن گرمی او دهلیزی است ** طبع اصلش سردی است و تیزی است
- Çünkü o hararet, iğretidir. Asli tabiatında bürudet ve keskinlik vardır.
-
ور بود یخ بسته دوشاب ای پسر ** چون خوری گرمی فزاید در جگر
- Oğul, pekmez buz tutsa da yine yiyince ciğerdeki harareti fazlalaştırır.
-
پس ریای شیخ به ز اخلاص ماست ** کز بصیرت باشد آن وین از عماست
- Şu halde şeyhin riyası, bizim ihlâsımızdan daha yeğ. Çünkü o riya basiretten meydana gelmedir, bu ihlâs körlükten!
-
از حدیث شیخ جمعیت رسد ** تفرقه آرد دم اهل حسد
- Şeyhin sözü, insana cemiyet-i hâtır verir, hasetçilerin nefesi ise tefrika.
-
چون سلیمان کز سوی حضرت بتاخت ** کاو زبان جمله مرغان را شناخت 3700
- Süleyman, Allah tecellisine uğrayınca bütün kuşların dillerini öğrenmiş oldu.