English    Türkçe    فارسی   

2
3714-3723

  • کینه‏های کهنه‏شان از مصطفی ** محو شد در نور اسلام و صفا
  • Mustafa’nın yüzünden o eski kinleri İslâm ve sâflık nuruyla mahvoldu.
  • اولا اخوان شدند آن دشمنان ** همچو اعداد عنب در بوستان‏ 3715
  • Önce o düşmanlar, bağdaki üzümler gibi kardeş oldular.
  • و ز دم المؤمنون إخوة به پند ** در شکستند و تن واحد شدند
  • “Şüphe yok, söz bundan ibaret; Müminler kardeştir” nasihatiyle de, bu nefesle de kardeşliği bıraktılar, tek bir ten oldular.
  • صورت انگورها اخوان بود ** چون فشردی شیره‏ی واحد شود
  • Üzümlerin suretleri kardeştir. Fakat sıktın mı tek bir üzüm suyu olur.
  • غوره و انگور ضدانند لیک ** چون که غوره پخته شد شد یار نیک‏
  • Korukla üzüm birbirine zıttır ama koruk, olgunlaşınca güzelleşir, tatlılaşır, iyi bir dost olur.
  • غوره‏ای کاو سنگ بست و خام ماند ** در ازل حق کافر اصلیش خواند
  • Koruk halinde kalan üzüme Allah ezelden kâfir demiştir.
  • نه اخی نه نفس واحد باشد او ** در شقاوت نحس ملحد باشد او 3720
  • Değil kardeşim değil… Artık o tek bir nefis olamaz. Azgınlıkta menhus bir mülhitten ibarettir.
  • گر بگویم آن چه او دارد نهان ** فتنه‏ی افهام خیزد در جهان‏
  • Ondaki gizli şeyleri bir söylesem âlemde fikirler fitneye düşer, karmakarışık olur.
  • سر گبر کور نامذکور به ** دود دوزخ از ارم مهجور به‏
  • Kör gâvurun sırrının anılmaması daha iyi. Cehennem dumanın İrem bağından uzak oluşu daha hoş!
  • غوره‏های نیک کایشان قابل‏اند ** از دم اهل دل آخر یک دل‏اند
  • Ne de olsa üzüm olmaya kabiliyetli korukların gönülleri, ehli dilin nefesleriyle birdir.