-
ز اختلاف خویش سوی اتحاد ** هین ز هر جانب روان گردید شاد
- Aranızdaki ihtilâfı bırakın da ruhunuzu her yandan şâdedin.
-
حیث ما کنتم فولوا وجهکم ** نحوه هذا الذی لم ینهکم 3745
- Nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa dönün. O Süleyman, sizi kendine teveccühten men etmedi ki.
-
کور مرغانیم و بس ناساختیم ** کان سلیمان را دمی نشناختیم
- Fakat kör kuşlarız, terbiyeden hayli uzağız. O Süleyman’ı bir an bile tanımadık gitti!
-
همچو جغدان دشمن بازان شدیم ** لاجرم واماندهی ویران شدیم
- Baykuşlar gibi doğanlara düşmanız, hulâsa viranelerde kalmışız.
-
میکنیم از غایت جهل و عما ** قصد آزار عزیزان خدا
- Bilgisizliğimiz, körlüğümüz son derecede. Bu yüzden de Allah azizlerini incitmeye kastediyoruz.
-
جمع مرغان کز سلیمان روشنند ** پر و بال بیگنه کی بر کنند
- Süleyman’dan aydınlanan kuşlar, nasıl olur da suçsuz, sebepsiz bir kuşun kanadını yolarlar?
-
بلکه سوی عاجزان چینه کشند ** بیخلاف و کینه آن مرغان خوشند 3750
- Kanadını yolmak şöyle dursun, onlar, âcizlere yem verirler. O kuşlarda aykırılık ve kin yoktur. Hoş kuştur onlar, hoş kuş!
-
هدهد ایشان پی تقدیس را ** میگشاید راه صد بلقیس را
- Onların hüthüteleri kutlulamak üzere yüzlerce Belkıs’ın yolunu açar;
-
زاغ ایشان گر به صورت زاغ بود ** باز همت آمد و ما زاغ بود
- Kargaları surette kargadır, hakikatte himmet doğanı “Mâzâga” sırrına mazhardır onlar.
-
لکلک ایشان که لک لک میزند ** آتش توحید در شک میزند
- Leylekleri “lek, lek” der ama şüpheye birlik ateşini salar;