English    Türkçe    فارسی   

2
3750-3759

  • بلکه سوی عاجزان چینه کشند ** بی‏خلاف و کینه آن مرغان خوشند 3750
  • Kanadını yolmak şöyle dursun, onlar, âcizlere yem verirler. O kuşlarda aykırılık ve kin yoktur. Hoş kuştur onlar, hoş kuş!
  • هدهد ایشان پی تقدیس را ** می‏گشاید راه صد بلقیس را
  • Onların hüthüteleri kutlulamak üzere yüzlerce Belkıs’ın yolunu açar;
  • زاغ ایشان گر به صورت زاغ بود ** باز همت آمد و ما زاغ بود
  • Kargaları surette kargadır, hakikatte himmet doğanı “Mâzâga” sırrına mazhardır onlar.
  • لکلک ایشان که لک لک می‏زند ** آتش توحید در شک می‏زند
  • Leylekleri “lek, lek” der ama şüpheye birlik ateşini salar;
  • و آن کبوترشان ز بازان نشکهد ** باز سر پیش کبوترشان نهد
  • Güvercinleri, doğanlardan korkmaz. Hatta doğan, o güvercinlerin önünde baş kor.
  • بلبل ایشان که حالت آرد او ** در درون خویش گلشن دارد او 3755
  • Bülbülleri, insana vecit ve halet verir; gülistanları, kendi gönüllerindedir.
  • طوطی ایشان ز قند آزاد بود ** کز درون قند ابد رویش نمود
  • Duduları, şeker kaydında değildir. Ebedî şekeri, kendi içlerinde bulurlar.
  • پای طاوسان ایشان در نظر ** بهتر از طاوس پران دگر
  • Tavusların ayakları bile, bakılsa, öbür tavusların kanatlarından daha güzel görünür.
  • منطق الطیران خاقانی صداست ** منطق الطیر سلیمانی کجاست‏
  • Hakan kuşlarının kuru bir sesten ibaret kuşdilleri nerede, Süleyman kuşlarının söyledikleri kuşdili nerede?
  • تو چه دانی بانگ مرغان را همی ** چون ندیده‏ستی سلیمان را دمی‏
  • Sen ne bilirsin kuşların seslerini? Bir an olsun Süleyman’ı görmedin ki!