-
بلبل ایشان که حالت آرد او ** در درون خویش گلشن دارد او 3755
- Bülbülleri, insana vecit ve halet verir; gülistanları, kendi gönüllerindedir.
-
طوطی ایشان ز قند آزاد بود ** کز درون قند ابد رویش نمود
- Duduları, şeker kaydında değildir. Ebedî şekeri, kendi içlerinde bulurlar.
-
پای طاوسان ایشان در نظر ** بهتر از طاوس پران دگر
- Tavusların ayakları bile, bakılsa, öbür tavusların kanatlarından daha güzel görünür.
-
منطق الطیران خاقانی صداست ** منطق الطیر سلیمانی کجاست
- Hakan kuşlarının kuru bir sesten ibaret kuşdilleri nerede, Süleyman kuşlarının söyledikleri kuşdili nerede?
-
تو چه دانی بانگ مرغان را همی ** چون ندیدهستی سلیمان را دمی
- Sen ne bilirsin kuşların seslerini? Bir an olsun Süleyman’ı görmedin ki!
-
پر آن مرغی که بانگش مطرب است ** از برون مشرق است و مغرب است 3760
- İnsana sesi neşe veren o kuşun kanadı meşrıktan da hariç, mağripten de.
-
هر یک آهنگش ز کرسی تاثری است ** وز ثری تا عرش در کر و فری است
- Her ahengi, Kürsi’den ta yere kadar bütün âlemi doldurur. Azameti yeryüzünden Arşa kadar bütün cihanı istilâ eder.
-
مرغ کاو بیاین سلیمان میرود ** عاشق ظلمت چو خفاشی بود
- Bu Süleyman’a uymayan kuş, karanlığa âşıktır. Yarasaya benzer.
-
با سلیمان خو کن ای خفاش رد ** تا که در ظلمت نمانی تا ابد
- Ey kötü yarasa, Süleyman’a alış da ebediyen zulmette kalma.
-
یک گزی ره که بدان سو میروی ** همچو گز قطب مساحت میشوی
- Oraya doğru bir arşın gitsen arşın gibi ölçü kutbu kesilir, her tarafı ölçer biçersin.