-
چون طبق را از غطا واکرد رو ** خلق دیدند آن کرامت را از او 430
- Tabağın üstünden örtü kaldırılınca halk Şeyh’in kerametini gördü.
-
آه و افغان از همه برخاست زود ** کای سر شیخان و شاهان این چه بود
- Hepsinden de feryat yüceldi: "Ey şeyhlerin de başı, şahların da, bu neydi?
-
این چه سر است این چه سلطانی است باز ** ای خداوند خداوندان راز
- Bu ne sır, bu ne sultanlık? Ey sır sahiplerinin efendisi!
-
ما ندانستیم ما را عفو کن ** بس پراکنده که رفت از ما سخن
- Biz bilemedik, affet; saçma sapan, uluorta hayli söylendik.
-
ما که کورانه عصاها میزنیم ** لاجرم قندیلها را بشکنیم
- Körcesine sopa sallamaktayız, elbette kandilleri kırarız.
-
ما چو کران ناشنیده یک خطاب ** هرزه گویان از قیاس خود جواب 435
- Sağırlar gibi bir tek söz duymadan kendi aklımızca cevap vermeye kalkıştık, hezeyanlarda bulunduk.
-
ما ز موسی پند نگرفتیم کاو ** گشت از انکار خضری زرد رو
- Biz Musa’dan da ibret almadık. O bile Hızır’ı kınadı da yüzü sarardı.
-
با چنان چشمی که بالا میشتافت ** نور چشمش آسمان را میشکافت
- Hem gözü o kadar yüceleri gördüğü, gözünün nuru göklere bile nüfus ettiği halde!
-
کرده با چشمت تعصب موسیا ** از حماقت چشم موش آسیا
- Ey zamanın Musa’sı değirmendeki farenin gözü, ahmaklıktan senin gözünle bahse kalkıştı" dediler.
-
شیخ فرمود آن همه گفتار و قال ** من بحل کردم شما را آن حلال
- Şeyh, bütün o sözleri size helâl ettim.