-
گفت آن دینار اگر چه اندک است ** لیک موقوف غریو کودک است
- O dinar gerçi az bir paraydı. Fakat gelmesi çocuğun ağlamasına bağlıydı.
-
تا نگرید کودک حلوا فروش ** بحر رحمت در نمیآید به جوش
- Helva satan çocuk ağlamasaydı, rahmet denizi coşmazdı” dedi.
-
ای برادر طفل طفل چشم تست ** کام خود موقوف زاری دان درست
- Kardeş, çocuk, senin cisim çocuğundur. İyice bil ki muradına erişmen de ağlamana bağlı.
-
گر همیخواهی که آن خلعت رسد ** پس بگریان طفل دیده بر جسد
- O libası elde etmek istersen cesedindeki göz çocuğunu ağlat!
-
ترسانیدن شخصی زاهد را که کم گری تا کور نشوی
- Birisinin bir zahidi az ağla ki kör olmayasın diye korkutması
-
زاهدی را گفت یاری در عمل ** کم گری تا چشم را ناید خلل 445
- Bir zahide, çalışıp, savaşan bir dostu “Az ağla ki gözün bozulmasın “ dedi.
-
گفت زاهد از دو بیرون نیست حال ** چشم بیند یا نبیند آن جمال
- Zahit dedi ki: “İş iki halden dışarı olamaz. Göz, ya yüzü görür, ya görmez.
-
گر ببیند نور حق خود چه غم است ** در وصال حق دو دیده چه کم است
- Eğer Allah nurunu görürse ne gam? Allah visaline erişmek için iki gözden olmak pek değersiz bir şey!
-
ور نخواهد دید حق را گو برو ** این چنین چشم شقی گو کور شو
- Yok, eğer Allah nurunu, Allah ziyasını görmeyecekse böyle kötü gözün kör olması daha iyi!”
-
غم مخور از دیده کان عیسی تراست ** چپ مرو تا بخشدت دو چشم راست
- Gözden dolayı gam yeme ki İsa, senindir. Eğri yürüme de sana iki doğru göz bağışlasın.
-
عیسی روح تو با تو حاضر است ** نصرت از وی خواه کاو خوش ناصر است 450
- Ruhunun İsa’sı senin yanındadır, ondan yardım dile. Çünkü o, yardım etti mi adamakıllı eder.