-
کز ضرورت هست مرداری مباح ** بس فسادی کز ضرورت شد صلاح 520
- Zarurette murdar da mubahtır. Nice kötü şeyler vardır ki zarurette iyi ve doğru olur.
-
هم در آن دم آن خرک بفروختند ** لوت آوردند و شمع افروختند
- Hemencecik o eşekceğizi sattılar, yiyecek aldılar. Mumlar yaktılar.
-
ولوله افتاد اندر خانقه ** کامشبان لوت و سماع است و شره
- Tekkeye, bu gece yemek var, sema var diye bir velveledir düştü.
-
چند از این صبر و از این سه روزه چند ** چند از این زنبیل و این دریوزه چند
- “Bu sabır niceye dek, bu üç günlük oruç ne vakte kadar, bu zembil taşıyıp dilenme ne zamana sürüp gidecek?
-
ما هم از خلقیم و جان داریم ما ** دولت امشب میهمان داریم ما
- Biz de halktanız, bizim de canımız var. Bu gece devlete erdik, konuk geldi” dediler.
-
تخم باطل را از آن میکاشتند ** کان که آن جان نیست جان پنداشتند 525
- Hakikatte can olmayanı can sandıkları için batıl tohum ektiler.
-
و آن مسافر نیز از راه دراز ** خسته بود و دید آن اقبال و ناز
- O konuk da uzak yoldan gelmiş, yorulmuştu. O iltifatı,
-
صوفیانش یک به یک بنواختند ** نرد خدمتهای خوش میباختند
- Sofilerin kendisini birer, birer ağırladığını, güzel bir surette izzet ve ikram tavlasını oynamakta bulunduklarını,
-
گفت چون میدید میلانشان به وی ** گر طرب امشب نخواهم کرد کی
- Kendisine olan meyil ve muhabbetlerini görünce “ Bu gece eğlenmeyeyim de ne vakit eğleneyim?” dedi.
-
لوت خوردند و سماع آغاز کرد ** خانقه تا سقف شد پر دود و گرد
- Yemek yediler sema’ya başladılar. Tekke, tavanına kadar toza, dumana boğuldu.