-
تا رسد در همرهان او میشتافت ** رفت در آخر خر خود را نیافت
- Alelacele yoldaşlarına yetişip ulaşmak üzere eşeği getirmek için ahıra gitti, fakat eşeğini bulamadı.
-
گفت آن خادم به آبش برده است ** ز انکه خر دوش آب کمتر خورده است
- “ Hizmetçi suya götürmüştür. Çünkü dün gece az su içmişti.” dedi.
-
خادم آمد گفت صوفی خر کجاست ** گفت خادم ریش بین جنگی بخاست
- Hizmetçi gelince sofi, “Eşek nerede?” dedi. Hizmetçi “ sakalını yokla!” diye cevap verdi, kavga başladı.
-
گفت من خر را به تو بسپردهام ** من ترا بر خر موکل کردهام 545
- Sofi, “Ben eşeği sana vermiştim onu sana ısmarlamıştım.
-
از تو خواهم آن چه من دادم به تو ** باز ده آن چه فرستادم به تو
- Yollu yordamlı konuş, delil getirmeye kalkışma. Sana ısmarladığım eşeğimi getir.
-
بحث با توجیه کن حجت میار ** آن چه بسپردم ترا واپس سپار
- Sana verdiğimi senden isterim. Onu iade et.
-
گفت پیغمبر که دستت هر چه برد ** بایدش در عاقبت واپس سپرد
- Peygamber dedi ki. “Elinle aldığını geri vermek gerek”
-
ور نهای از سرکشی راضی بدین ** نک من و تو خانهی قاضی دین
- Serkeşlik eder de buna razı olmazsan mahkeme işte şuracıkta, kalk gidelim” dedi.
-
گفت من مغلوب بودم صوفیان ** حمله آوردند و بودم بیم جان 550
- Hizmetçi “Sofilerin hepsi hücum etti, ben mağlup oldum, yarı canlı bir hale düştüm.
-
تو جگر بندی میان گربگان ** اندر اندازی و جویی ز آن نشان
- Sen bir ciğer parçasını kedilerin arasına atıyorsun, sonra da onu aramaya kalkışıyorsun.