-
در میان صد گرسنه گردهای ** پیش صد سگ گربهی پژمردهای
- Yüz açın önüne bir parçacık ekmek atıyor, yüz köpeğin arasına zavallı bir kediyi bırakıyorsun!” dedi.
-
گفت گیرم کز تو ظلما بستدند ** قاصد خون من مسکین شدند
- Sofi dedi ki: “Tutalım senden zulmen aldılar ve benim gibi yoksul birisinin kanına girdiler.
-
تو نیایی و نگویی مر مرا ** که خرت را میبرند ای بینوا
- Ya niçin bana gelip de söylemiyor, biçare, eşeğini götürüyorlar, demiyorsun?
-
تا خر از هر که بود من واخرم ** ور نه توزیعی کنند ایشان زرم 555
- Eğer söyleseydin eşeği kim aldıysa ondan alırdım yahut da parasını aralarında paylaşırlar, o paraya razı olurdum.
-
صد تدارک بود چون حاضر بدند ** این زمان هر یک به اقلیمی شدند
- Onlar o vakit buradaydılar. Yüz türlü çare bulunurdu. Hâlbuki şimdi her birisi bir tarafa gitti!
-
من که را گیرم که را قاضی برم ** این قضا خود از تو آمد بر سرم
- Kimi tutayım? Kime gideyim? Bu işi başıma sen açtın, seni kadıya götüreyim de gör!
-
چون نیایی و نگویی ای غریب ** پیش آمد این چنین ظلمی مهیب
- Niçin gelip de “Ey garip, böyle bir korkunç zulme uğradın” diye haber vermedin”
-
گفت و الله آمدم من بارها ** تا ترا واقف کنم زین کارها
- Hizmetçi “ Vallahi kaç kere geldim, sana bu işleri anlatmak istedim.
-
تو همیگفتی که خر رفت ای پسر ** از همه گویندگان با ذوقتر 560
- Fakat sen de “ Oğul, eşek gitti” deyip duruyordun. Hatta bu nağmeyi hepsinden daha zevkli söylemekteydin.
-
باز میگشتم که او خود واقف است ** زین قضا راضی است مردی عارف است
- Ben de “ O da biliyor, bu işe razı, ârif bir adam” deyip geri döndüm” dedi.