-
صد تدارک بود چون حاضر بدند ** این زمان هر یک به اقلیمی شدند
- Onlar o vakit buradaydılar. Yüz türlü çare bulunurdu. Hâlbuki şimdi her birisi bir tarafa gitti!
-
من که را گیرم که را قاضی برم ** این قضا خود از تو آمد بر سرم
- Kimi tutayım? Kime gideyim? Bu işi başıma sen açtın, seni kadıya götüreyim de gör!
-
چون نیایی و نگویی ای غریب ** پیش آمد این چنین ظلمی مهیب
- Niçin gelip de “Ey garip, böyle bir korkunç zulme uğradın” diye haber vermedin”
-
گفت و الله آمدم من بارها ** تا ترا واقف کنم زین کارها
- Hizmetçi “ Vallahi kaç kere geldim, sana bu işleri anlatmak istedim.
-
تو همیگفتی که خر رفت ای پسر ** از همه گویندگان با ذوقتر 560
- Fakat sen de “ Oğul, eşek gitti” deyip duruyordun. Hatta bu nağmeyi hepsinden daha zevkli söylemekteydin.
-
باز میگشتم که او خود واقف است ** زین قضا راضی است مردی عارف است
- Ben de “ O da biliyor, bu işe razı, ârif bir adam” deyip geri döndüm” dedi.
-
گفت آن را جمله میگفتند خوش ** مر مرا هم ذوق آمد گفتنش
- Sofi “Onların hepsi hoş, hoş söylüyorlardı, ben de onların sözünden zevke geldim.
-
مر مرا تقلیدشان بر باد داد ** که دو صد لعنت بر آن تقلید باد
- Onları taklit ettim, bu taklit beni ele verdi. O taklide iki yüz kere lânet olsun!
-
خاصه تقلید چنین بیحاصلان ** خشم ابراهیم با بر آفلان
- Hele böyle ekmek için yüzsuyu döken saçma adamları taklide!
-
عکس ذوق آن جماعت میزدی ** وین دلم ز آن عکس ذوقی میشدی 565
- Onların zevki bana da aksediyor, bu akis yüzünden gönlüm zevkleniyordu” dedi.