-
عکس ذوق آن جماعت میزدی ** وین دلم ز آن عکس ذوقی میشدی 565
- Onların zevki bana da aksediyor, bu akis yüzünden gönlüm zevkleniyordu” dedi.
-
عکس چندان باید از یاران خوش ** که شوی از بحر بیعکس آب کش
- Dostlardan gelen akis, sen denizden akse muhtaç olmaksızın su almaya iktidar kesbedinceye kadar hoştur.
-
عکس کاول زد تو آن تقلید دان ** چون پیاپی شد شود تحقیق آن
- İlkönce gelen aksi taklit bil. Sonradan birbiri üstüne ve biteviye gelirse anla ki hakikîdir.
-
تا نشد تحقیق از یاران مبر ** از صدف مگسل نگشت آن قطره در
- Hakikî akse erişinceye kadar dostlardan ayrılma. Sedefi terk etme, o katra daha inci olmadı ki.
-
صاف خواهی چشم و عقل و سمع را ** بر دران تو پردههای طمع را
- Gözün, aklın ve kulağın saf olmasını istiyorsan o tamah perdelerini yırt.
-
ز انکه آن تقلید صوفی از طمع ** عقل او بر بست از نور و لمع 570
- Çünkü sofiyi yoldan çıkaran tamahtır. Yoldan çıkarır da sofinin hali tebah olur, ziyan içinde kalır.
-
طمع لوت و طمع آن ذوق و سماع ** مانع آمد عقل او را ز اطلاع
- Yemeğe, zevk ve sema’ya tamah ediş, hakikate akıl erdirmesine mani olur.
-
گر طمع در آینه برخاستی ** در نفاق آن آینه چون ماستی
- Ayna bir şeye tamah etseydi bizim gibi münafık olur, her şeyi olduğu gibi göstermezdi.
-
گر ترازو را طمع بودی به مال ** راست کی گفتی ترازو وصف حال
- Terazinin mala tamahı olsaydı tarttığını nasıl doğru tartardı?
-
هر نبیی گفت با قوم از صفا ** من نخواهم مزد پیغام از شما
- Her peygamber, kavmine açıkça “ Ben sizden peygamberlik için ücret istemiyorum.