-
از تو ای بینقش با چندین صور ** هم مشبه هم موحد خیرهسر
- Ey nakşı, sureti olmayan! Bunca nakışlar, bunca suretlerle, sana hem müşebbih hayran olmuştur, hem muvahhit!
-
گه مشبه را موحد میکند ** گه موحد را صور ره میزند
- Gâh müşebbihi muvahhit yapmakta, gâh suretler muvahhidin yolunu kesmekte.
-
گه ترا گوید ز مستی بو الحسن ** یا صغیر السن یا رطب البدن
- Gâh sarhoşlukla sana Ebül Hasen der, gâh ey yaşı küçük, ey bedeni taze ve yumuşak güzel diye hitabeder.
-
گاه نقش خویش ویران میکند ** از پی تنزیه جانان میکند 60
- Bazen de kendi suretini viran eder ve bunu, sevgiliyi tenzih etmek için yapar.
-
چشم حس را هست مذهب اعتزال ** دیدهی عقل است سنی در وصال
- Duygu gözünün mezhebi, İtizaldir. Akıl gözüyse vuslata kavuşmuştur, Sünnî’dir.
-
سخرهی حساند اهل اعتزال ** خویش را سنی نمایند از ضلال
- İtizale uyan, duyguya kapılmıştır. Fakat sapıklıktan kendini Sünnî gösterir.
-
هر که در حس ماند او معتزلی ست ** گر چه گوید سنیم از جاهلی ست
- Duyguda kalan kişi, Mutezilî’dir. Sünnî’yim dese de cahillikten der.
-
هر که بیرون شد ز حس سنی وی است ** اهل بینش چشم عقل خوش پی است
- Duygudan çıkan kişi Sünnî’dir. Gören göz, izi hoş akıl gözüdür.
-
گر بدیدی حس حیوان شاه را ** پس بدیدی گاو و خر الله را 65
- Hayvan duygusu padişahı görseydi öküzle eşek de Allah’ı görürdü.
-
گر نبودی حس دیگر مر ترا ** جز حس حیوان ز بیرون هوا
- Sende hayvan duygusundan başka, heva ve hevesten dışarı bir duygu olmasaydı.