-
خواند او را قاضی از زندان به پیش ** پس تفحص کرد از اعیان خویش 625
- Kadı, o adamı zindandan çağırttı. Kendi adamlarından da işi tahkik etti.
-
گشت ثابت پیش قاضی آن همه ** که نمودند از شکایت آن رمه
- Zindandakilerin şikâyetlerinde haklı olduklarını anladı.
-
گفت قاضی خیز از این زندان برو ** سوی خانهی مردهریگ خویش شو
- “ Hemen zindandan git; sahipsiz kalası herif, var evine yıkıl!” dedi.
-
گفت خان و مان من احسان تست ** همچو کافر جنتم زندان تست
- Herif dedi ki: “ Benim evim, barkım, senin ihsanından ibaret. Kâfir gibi, zindanın bana cennettir.
-
گر ز زندانم برانی تو به رد ** خود بمیرم من ز تقصیری و کد
- Eğer beni zindandan sürersen yoksulluktan, ihtiyaçtan öldüm gitti!
-
همچو ابلیسی که میگفت ای سلام ** رب أنظرنی إلی یوم القیام 630
- İblis gibi, Yarabbi, beni kıyamete kadar yaşat.
-
کاندر این زندان دنیا من خوشم ** تا که دشمن زادگان را میکشم
- Ben bu dünya zindanında rahatım. Beni yaşat da düşmanımın evlâdını tepeleyeyim.
-
هر که او را قوت ایمانی بود ** و ز برای زاد ره نانی بود
- Kimin imandan nasibi varsa, kimin yol için bir lokma ekmeği mevcutsa,
-
میستانم گه به مکر و گه به ریو ** تا بر آرند از پشیمانی غریو
- Ondan, o azığı, o ekmeği gâh hile, gâh hud’a ile alayım da pişmanlıktan feryada başlasın.
-
گه به درویشی کنم تهدیدشان ** گه به زلف و خال بندم دیدشان
- Onları bazen yoksullukla korkutayım, bazen güzelliğin saçlarıyla, benleriyle gözlerini bağlayayım, dedi.