-
و انچه او خواهد رساند آن به گوش ** از سماع و از بشارت وز خروش
- Güzel sesten, müjdelerden, coşkun ve neşeli sözlerden hangisini dilerse kulağa onu duyurur.
-
کون پر چاره ست و هیچت چاره نی ** تا که نگشاید خدایت روزنی
- Sen şimdi, ondan gaflettesin ama ihtiyaç vaktinde Allah onu izhar eder.
-
گر چه تو هستی کنون غافل از آن ** وقت حاجت حق کند آن را عیان
- Peygamber “Kadri yüce Allah, her derde bir derman yarattı” demiştir.
-
گفت پیغمبر که یزدان مجید ** از پی هر درد درمان آفرید
- Fakat sen, onun fermanı olmadıkça o dermandan derdine yarayacak bir renk göremez, bir koku duyamazsın.
-
لیک ز آن درمان نبینی رنگ و بو ** بهر درد خویش بیفرمان او 685
- Ey çarelere başvuran, ölünün gözü nasıl cana bakarsa sen de gözünü Lâmekân âlemine çevir, aklını başına al.
-
چشم را ای چاره جو در لامکان ** هین بنه چون چشم کشته سوی جان
- Varlık âlemi çarelerle doludur da Allah, bir yere perde çıkmadıkça yine çare yok!
-
این جهان از بیجهت پیدا شده ست ** که ز بیجایی جهان را جا شده ست
- Bu cihan, cihetsiz Lâmekân âleminden meydana gelmiş, bu cihana Lâmekân âleminden bir mekân verilmiştir.
-
باز گرد از هست سوی نیستی ** طالب ربی و ربانیستی
- Allah’ı candan gönülden istiyorsan varlıktan yokluğa dön.
-
جای دخل است این عدم از وی مرم ** جای خرج است این وجود بیش و کم
- Bu yokluk, gelir yeridir; ondan kaçınma. Bu varlık da çok olsun az olsun, gider yeridir!
-
کارگاه صنع حق چون نیستی است ** پس برون کارگه بیقیمتی است 690
- Allah sanatının tezgâh evi, mademki yokluktur... O halde tezgâh evinin dışında ne varsa değersizdir.