-
گر ترا حق آفریند زشت رو ** هان مشو هم زشت رو هم زشت خو
- Allah seni çirkin yarattıysa kendine gel de bari hem yüzü çirkin, hem huyu çirkin olma!
-
ور برد کفشت مرو در سنگلاخ ** ور دو شاخ استت مشو تو چار شاخ
- Ayakkabın olsa bile taşlığa gitme. İki boynuzun varsa dört boynuzlu olma!
-
تو حسودی کز فلان من کمترم ** میفزاید کمتری در اخترم
- Sen “ Ben filân kişiden daha aşağı mıyım ki talihim böyle ters gidiyor” diye haset ediyorsun ama,
-
خود حسد نقصان و عیبی دیگر است ** بلکه از جمله کمیها بدتر است 805
- Esasen haset de başka bir noksan, başka bir ayıp. Hatta bütün aşağılıklardan daha beter!
-
آن بلیس از ننگ و عار کمتری ** خویش را افکند در صد ابتری
- Şeytan da aşağı olmadan arlandı, bunu ayıp telâkki etti de kendisini yüzlerce kötülüğe düşürdü.
-
از حسد میخواست تا بالا بود ** خود چه بالا بلکه خونپالا بود
- Hasedinden yücelmek istedi. Fakat yücelik nerede? Kanlara bulanıp kaldı.
-
آن ابو جهل از محمد ننگ داشت ** وز حسد خود را به بالا میفراشت
- Ebucehil, Muhammet’e uymaya utandı, hasedinden kendisini yüceltmeye, ondan yüksek olmaya çalıştı.
-
بو الحکم نامش بد و بو جهل شد ** ای بسا اهل از حسد نااهل شد
- Adı Ebül Hakem’di. Ebu cehil oldu. Nice ehliyetli kişiler vardır ki haset yüzünden naehil olup kalmışlardır!
-
من ندیدم در جهان جست و جو ** هیچ اهلیت به از خوی نکو 810
- Ben, bu çalışıp çabalama dünyasında iyi huydan daha iyi bir ehliyet görmedim.
-
انبیا را واسطه ز آن کرد حق ** تا پدید آید حسدها در قلق
- Allah, mihnet ve ıstıraplarla hasetler meydana çıksın diye peygamberleri vasıta etti.