-
آن ذکی را پس فرستاد او به کار ** سوی حمامی که رو خود را بخار
- O zeki köleyi de “ Haydi git yıkanıp arın” diye hamama yolladı.
-
وین دگر را گفت خه تو زیرکی ** صد غلامی در حقیقت نه یکی
- Huzurundaki köleye “Aferin, sen akıllı bir adamsın, Hakikatte yüz köle değersin, bir değil.
-
آن نهای که خواجهتاش تو نمود ** از تو ما را سرد میکرد آن حسود 875
- Kapı yoldaşın, hakkında kötü şeyler söyledi, fakat sen hiç de öyle değilsin. O hasetçi herif, az kalsın bizi senden soğutuyordu.
-
گفت او دزد و کژ است و کژنشین ** حیز و نامرد و چنان است و چنین
- Senin hakkında, hırsızdır, doğru adam değildir, münasebetsiz hareketlerde bulunur, ahlâksızdır, lânettir, şöyledir, böyledir demişti.” Dedi.
-
گفت پیوسته بده ست او راست گو ** راست گویی من ندیده ستم چو او
- Köle dedi ki: “ O daima doğru söyler. Onun gibi doğru sözlü adam görmedim.
-
راست گویی در نهادش خلقتی است ** هر چه گوید من نگویم تهمتی است
- Doğru söyleme, yaradılışında vardır. Ne dese, aslı yok diyemem.
-
کژ ندانم آن نکو اندیش را ** متهم دارم وجود خویش را
- O iyi düşünceli adamı ben kötü bilmem, kusuru üstüme alırım doğrusu.
-
باشد او در من ببیند عیبها ** من نبینم در وجود خود شها 880
- Padişahım, olabilir ki o bende bazı ayıplar görmüştür de ben onları kendimde görememişimdir.
-
هر کسی گر عیب خود دیدی ز پیش ** کی بدی فارغ خود از اصلاح خویش
- Herkes, önce kendi kusurunu görseydi halini ıslah etmekten gaflet eder miydi?
-
غافلند این خلق از خود ای پدر ** لاجرم گویند عیب همدگر
- Halk kendisisinden gafildir babam gafil. Onun için birbirlerinin kusurunu görürler.