-
این صفت کردن عرض باشد خمش ** سایهی بز را پی قربان مکش
- Senin o köleyi övmen de arazdır. Sus, koçun gölgesini kurban etmeye kalkışma!”
-
گفت شاها بیقنوط عقل نیست ** گر تو فرمایی عرض را نقل نیست
- Köle dedi ki : “Padişahım, araz tebeddül etmez dersen bu söz, akla ancak ümitsizlik verir.
-
پادشاها جز که یاس بنده نیست ** گر عرض کان رفت باز آینده نیست
- Padişahım, araz gider de bir daha geri gelmezse bu, kulu ancak meyus eder.
-
گر نبودی مر عرض را نقل و حشر ** فعل بودی باطل و اقوال فشر 960
- Eğer arazlar başka bir şekle tebeddül etmeseydi, başka bir şekle bürünüp var olmasaydı iş bâtıl olur, sözler manasız bir hale gelirdi;
-
این عرضها نقل شد لونی دگر ** حشر هر فانی بود کونی دگر
- Bu arazlar başka bir varlık suretine bürünüp haşrolur.
-
نقل هر چیزی بود هم لایقش ** لایق گله بود هم سایقش
- Her şey, neye lâyıksa o şekle tebeddül eder. Sürünün çobanı, sürüye lâyık kişidir.
-
وقت محشر هر عرض را صورتی است ** صورت هر یک عرض را نوبتی است
- Mahşerde her arazın bir sureti vardır, her araz suretinin de bir nöbeti.
-
بنگر اندر خود نه تو بودی عرض ** جنبش جفتی و جفتی با غرض
- Kendine bak, sen de araz değil miydin, anandan, babandan hâsıl olmadın mı ve bir maksat uğrunda birisiyle eş değil misin?
-
بنگر اندر خانه و کاشانهها ** در مهندس بود چون افسانهها 965
- Evlere köşklere bak. Bunlar mühendisin tasavvuratından ibaretti.
-
آن فلان خانه که ما دیدیم خوش ** بود موزون صفه و سقف و درش
- Güzel olarak gördüğümüz sofası hoş. Tavanı, kapısı mükemmel olan filan ev ,(mühendisin zihnindeydi).