-
زین طلب بنده به کوی تو رسید ** درد مریم را به خرما بن کشید
- Kul, bu istek yüzünden civarına geldi. Meryem’i hurma fidanına derdi çekti.
-
دیدهی تو چون دلم را دیده شد ** این دل نادیده غرق دیده شد
- Gönlüm, gözünü görünce o görmemiş göz yok oldu; gönlüm gözün ta kendisi kesildi.
-
آینهی کلی ترا دیدم ابد ** دیدم اندر چشم تو من نقش خود 100
- Seni ebedî olarak küllî bir ayna gördüm. Gözünden kendi suretimi müşahede ettim.
-
گفتم آخر خویش را من یافتم ** در دو چشمش راه روشن یافتم
- Nihayet ben, beni buldum, iki gözünde aydın bir yol gördüm, dedim
-
گفت وهمم کان خیال تست هان ** ذات خود را از خیال خود بدان
- Vehmin; kendine gel, o senin hayalindir. Kendini hayalinden ayırt et dedi.
-
نقش من از چشم تو آواز داد ** که منم تو تو منی در اتحاد
- Suretim gözünden seslendi: Birlikte ben senim, sen de bensin.
-
کاندر این چشم منیر بیزوال ** از حقایق راه کی یابد خیال
- Hayal bu zevali olmayan aydın gözdeki hakikatlerden nasıl yol bulur da girer?
-
در دو چشم غیر من تو نقش خود ** گر ببینی آن خیالی دان و رد 105
- Suretini, benden başkasının gözlerinden görürsen onu hayal bil, onu reddet!
-
ز آن که سرمهی نیستی در میکشد ** باده از تصویر شیطان میچشد
- Çünkü benden başkası, gözüne yokluk sürmesi çekmekte hakikatte yok olan şeylerle gözünü sürmelemekte… Şarabı, Şeytanının tasvirinden tatmaktadır.
-
چشمشان خانهی خیال است و عدم ** نیستها را هست بیند لاجرم
- Onun gözü hayal ve yokluk evidir. Hulâsa o, yokları var görür.