-
تو نشانی ده که من دانم تمام ** ماه را بر من نمیپوشد غمام
- Ben bilirim ama sen de bir nişane ver. Ay, bulutla örtülse de bana gizli değildir” dedi.
-
گفت پس از گفت من مقصود چیست ** چون تو میدانی که آن چه بود چیست
- Köle, mademki olanı, biteni olduğu gibi biliyorsun; beni söyletmeden kastın ne, deyince;
-
گفت شه حکمت در اظهار جهان ** آن که دانسته برون آید عیان
- Padişah “ Dünyayı izhar etmekteki hikmet, Allah’ın ilmindekileri izhar etmektir.
-
آن چه میدانست تا پیدا نکرد ** بر جهان ننهاد رنج طلق و درد 995
- Bildiğini izhar etmedikçe âlemdeki zahmet ve meşakkatleri belirtmez.
-
یک زمان بیکار نتوانی نشست ** تا بدی یا نیکیی از تو نجست
- Senden bir kötülük yahut iyilik meydana gelmeksizin hatta bir an bile duramazsın.
-
این تقاضاهای کار از بهر آن ** شد موکل تا شود سرت عیان
- Bu amelleri izhar etme zarureti, sırrının açığa çıkması içindir.
-
پس کلابهی تن کجا ساکن شود ** چون سر رشتهی ضمیرش میکشد
- Nasıl olur da ipliğin ucunu gönlün çekip durduğu halde iplik eğirme âletine benzeyen tenin işlemez?
-
تاسهی تو شد نشان آن کشش ** بر تو بیکاری بود چون جان کنش
- Tasalanman, dertlenmen; gönlünün o çekişine, isteğine alamettir. O işi yapmamak da sana açıkça can çekişmedir, ölümdür.
-
این جهان و آن جهان زاید ابد ** هر سبب مادر اثر از وی ولد 1000
- Bu âlem de daimî olarak doğurur, o âlem de. Her sebep anadır, eser çocuğunu meydana getirir.
-
چون اثر زایید آن هم شد سبب ** تا بزاید او اثرهای عجب
- Eser doğdu mu ondan da şaşılacak sebepler doğması için sebep haline gelir.