-
ماه با احمد اشارتبین شود ** نار ابراهیم را نسرین شود
- Ay, Ahmet’in işaretini emrini anlar, fermanına uyar; ateş, İbrahim’e ağustos gülü olur…
-
خاک قارون را چو ماری در کشد ** استن حنانه آید در رشد
- Toprak, Karun’u yılan gibi sömürür, yutar; Hannâne direği akla, fikre sahip olur...
-
سنگ بر احمد سلامی میکند ** کوه یحیی را پیامی میکند
- Taş, Ahmet’e selâm verir; Dağ Yahya’ya haber yollar…
-
ما سمعیعیم و بصیریم و خوشیم ** با شما نامحرمان ما خامشیم
- Hepsi de bunlara “ Biz size karşı duyar, görürüz… sizinle hoşuz, neşeliyiz. Fakat namahremlere karşı susup durmaktayız” derler.
-
چون شما سوی جمادی میروید ** محرم جان جمادان چون شوید 1020
- Ama siz bir cemada gidiyor, ona yöneliyorsunuz. Artık cematların canına, sırrına nasıl mahrem olursunuz ki?
-
از جمادی عالم جانها روید ** غلغل اجزای عالم بشنوید
- Cematlardan can âlemine gidin de âlemin cüzülerinin ahengini duyun!
-
فاش تسبیح جمادات آیدت ** وسوسهی تاویلها نربایدت
- O vakit cansız şeylerin tespihlerini apaçık duyarsın da tevil vesveselerine kapılmazsın.
-
چون ندارد جان تو قندیلها ** بهر بینش کردهای تاویلها
- Can âleminde kandiller yok da görmek için tevillere yapışıyorsun.
-
که غرض تسبیح ظاهر کی بود ** دعوی دیدن خیال غی بود
- “Tespihten maksat, nasıl olur da zahirî tespih olur? Bu tespihte bulunan bu cansız şeyleri görmek de sapıklıktan başka bir şey değil.
-
بلک مر بیننده را دیدار آن ** وقت عبرت میکند تسبیحخوان 1025
- Doğrusu şu: onları gören, ibret alır da Allah’ı tespih eder.