English    Türkçe    فارسی   

3
1068-1077

  • در هزیمت از تو افتادند خلق ** در هزیمت کشته شد مردم ز زلق
  • Halk, senden yılgınlığa düştü, kaçışırken ayaklar altında çiğnenip öldü.
  • لاجرم مردم ترا دشمن گرفت ** کین تو در سینه مرد و زن گرفت
  • Hulâsa, halk sana düşman kesildi. Sana karşı erkeğin gönlünde de kin var, kadının gönlünde de.
  • خلق را می‌خواندی بر عکس شد ** از خلافت مردمان را نیست بد 1070
  • Halkı kendine davet ediyorsun ama iş aksi çıktı. Sana aykırı hareket etmekten başka çareleri kalmadı.
  • من هم از شرت اگر پس می‌خزم ** در مکافات تو دیگی می‌پزم
  • Ben de senin şerrinden kaçıyor, sana aşikâre karşı durmuyorum ama aleyhine çömlek kaynatıp duruyorum.
  • دل ازین بر کن که بفریبی مرا ** یا بجز فی پس‌روی گردد ترا
  • Beni aldatmayı gönlünden çıkar, arkandan, gölgenden başka kimsenin geleceğini umma.
  • تو بدان غره مشو کش ساختی ** در دل خلقان هراس انداختی
  • Bir iş becerdim, halkın gönlüne bir korkudur saldım diye mağrur olma.
  • صد چنین آری و هم رسوا شوی ** خوار گردی ضحکه‌ی غوغا شوی
  • Bunun gibi yüzlerce iş becersen sonunda yine rüsvay olursun, hor hakir bir hale gelirsin, seninle alay eder, sana gülüşürler.
  • همچو تو سالوس بسیاران بدند ** عاقبت در مصر ما رسوا شدند 1075
  • Senin gibi nice hilebazlar vardı, bizim Mısır’ımız da nihayet rüsvay oldular” dedi.
  • جواب موسی فرعون را در تهدیدی کی می‌کردش
  • Musa’nın Firavunun tehdidine cevap vermesi
  • گفت با امر حقم اشراک نیست ** گر بریزد خونم امرش باک نیست
  • Musa, Firavuna dedi ki: “Ben, Allah emrine karışamam. Emreder de kanımı bile dökerse korkum yok.
  • راضیم من شاکرم من ای حریف ** این طرف رسوا و پیش حق شریف
  • Ben, bu âlemde rüsvay olayım, buna hem razıyım, hem de şükrederim… Tek Hak yanında yüce olayımda.