-
گفت فرعونش ورق درحکم ماست ** دفتر و دیوان حکم این دم مراست
- Firavun, Musa’ya “Yaprak bizim elimizde... Şimdi defter de bizim hükmümüzde, divan da bizim!
-
مر مرا بخریدهاند اهل جهان ** از همه عاقلتری تو ای فلان
- Bütün âlem halkı beni seçmiş, beni kabul etmiş. A Musa, bütün âlemde en akıllı sen misin ki?
-
موسیا خود را خریدی هین برو ** خویشتن کم بین به خود غره مشو
- A Musa, sen kendini beğenmiş, almışsın… Haydi oradan be… Kendini az gör, kendine güvenip gururlanma.
-
جمع آرم ساحران دهر را ** تا که جهل تو نمایم شهر را 1085
- Dünyanın sihirbazlarını toplayayım da bütün şehre senin bilgisizliğini göstereyim.
-
این نخواهد شد بروزی و دو روز ** مهلتم ده تا چهل روز تموز
- Fakat bu, bir iki gün içinde olmaz. Bu yaz çağında bana kırk günceğiz mühlet ver” dedi.
-
جواب موسی فرعون را
- Musa’nın Firavuna cevabı
-
گفت موسی این مرا دستور نیست ** بندهام امهال تو مامور نیست
- Musa dedi ki: “Bana bu hususta izin yok. Ben bir kulum, sana mühlet vermeye emir almadım.
-
گر تو چیری و مرا خود یار نیست ** بنده فرمانم بدانم کار نیست
- Sen hükümdarsın, galipsin, benim yardımcım, dostum yok… Fakat Allah fermanına tabiim, başka bir şeyle işim yok.
-
میزنم با تو بجد تا زندهام ** من چه کارهی نصرتم من بندهام
- Diri oldukça seninle canla başla savaşacağım. Ben kulum, yardımla, yardımcıyla ne işim var?
-
میزنم تا در رسد حکم خدا ** او کند هر خصم از خصمی جدا 1090
- Allah’ın hükmü zuhur edinceye kadar seninle uğraşacağım. Her hasmı düşmanından Allah ayırır”
-
جواب فرعون موسی را و وحی آمدن موسی را علیهالسلام
- Firavunun Musa’ya cevabı ve Musa aleyhisselâm’a vahiy gelmesi
-
گفت نه نه مهلتم باید نهاد ** عشوهها کم ده تو کم پیمای باد
- Firavun, hayır dedi, mutlaka bir mühlet vermek gerek. Beni aldatıp durma, yel alıp poyraz satma.