-
چون به قوم خود رسید آن مجتبی ** شدق او بگرفت باز او شد عصا
- O seçilmiş peygamber, kavminin yanına varınca ejderhayı boğazından yakaladı, ejderha asâ oldu yine.
-
تکیه بر وی کرد و میگفت ای عجب ** پیش ما خورشید و پیش خصم شب
- Asâya dayandı da dedi ki: “Ne şaşılacak şey. Bizim yanımızda güneş, düşmana karşı gece!
-
ای عجب چون مینبیند این سپاه ** عالمی پر آفتاب چاشتگاه
- Ne hayret edilecek şey ki bu ordu, kuşluk güneşiyle dopdolu olan bu âlemi görmüyor.
-
چشم باز و گوش باز و این ذکا ** خیرهام در چشمبندی خدا
- Göz de açık, kulak da; sonra da bu zekâ… Allah’ın gözbağcılığına hayretteyim!
-
من ازیشان خیره ایشان هم ز من ** از بهاری خار ایشان من سمن 1110
- Ben onlara şaşırıyorum, onlar da bana şaşırıyorlar. Baharın onlar diken, ben yasemin:
-
پیششان بردم بسی جام رحیق ** سنگ شد آبش به پیش این فریق
- Onlara nice lezzetli şaraplarla dolu kadehler sundum. Fakat onlara kadehteki şerbet taş kesildi.
-
دسته گل بستم و بردم به پیش ** هر گلی چون خار گشت و نوش نیش
- Gül desteleri yaptım, götürdüm, her gül, diken oldu, şerbet zehir döndü.
-
آن نصیب جان بیخویشان بود ** چونک با خویشاند پیدا کی شود
- Bu kendisinden geçenlerin canlarına nasip olan bir şey. Onlar, kendilerine oldukça nasıl meydana çıkar?
-
خفتهی بیدار باید پیش ما ** تا به بیداری ببیند خوابها
- Yanımızda uyanık bir uyur gerek ki uyanıkken rüyalar görsün!
-
دشمن این خواب خوش شد فکر خلق ** تا نخسپد فکرتش بستست حلق 1115
- Halkın düşüncelere dalması bu güzelim uykunun düşmanıdır. Halk, düşünceleri yatışmasın, uyumasın diye bu güzelim uykunun boğazını sıkar.