-
بعد از آن اطلاق و تبشان شد پدید ** کارشان تا نزع و جان کندن رسید
- Korkularından âdeta sıtmaya, hummaya tutulmuş gibi titriyorlardı; ölüm haline gelmişlerdi.
-
پس فرستادند مردی در زمان ** سوی موسی از برای عذر آن
- Yaptıkları işten dolayı özür dilemek üzere Musa’ya bir adam gönderdiler.
-
کامتحان کردیم و ما را کی رسد ** امتحان تو اگر نبود حسد
- “Evvelce sana hased ediyor, seni kıskanıyorduk, o yüzden sınadık, yoksa seni sınamak kimin haddine düşmüş?
-
مجرم شاهیم ما را عفو خواه ** ای تو خاص الخاص درگاه اله
- Sen bir Padişahsın, senin yanında biz mücrimiz, bizi affet ey Allah dergâhı haslarının hası! Diye ricada bulundular.
-
عفو کرد و در زمان نیکو شدند ** پیش موسی بر زمین سر میزدند 1240
- Musa onları affetti, derhal iyileştiler, sıhhat buldular, Musa’nın önünde yere secde ettiler.
-
گفت موسی عفو کردم ای کرام ** گشت بر دوزخ تن و جانتان حرام
- Musa dedi ki: “Ey ulular, sizi affettim. Cehennem teninize haram oldu, canınıza da.
-
من شما را خود ندیدم ای دو یار ** اعجمی سازید خود را ز اعتذار
- Ey dostlar, ben sizi görmemiş olayım, siz de beni görmemiş gibi davranın.
-
همچنان بیگانهشکل و آشنا ** در نبرد آیید بهر پادشا
- Kalben âşina, fakat zahiren yabancı bir halde padişahın huzuruna benimle savaşmaya gelin!”
-
پس زمین را بوسه دادند و شدند ** انتظار وقت و فرصت میبدند
- Bunun üzerine sihirbazlar yeri öpüp gittiler, çağırıldıkları zamanı ve fırsat vaktini gözetmeye koyuldular.
-
جمع آمدن ساحران از مداین پیش فرعون و تشریفها یافتن و دست بر سینه زدن در قهر خصم او کی این بر ما نویس
- Sihirbazların şehirlerden toplanıp Firavunun huzuruna gelmeleri, ihsanlara nail olmaları, ellerini göğüslerine koyup düşmanını kahredeceklerine dair söz vermeleri
-
تا بفرعون آمدند آن ساحران ** دادشان تشریفهای بس گران 1245
- Sihirbazlar Firavunun huzuruna geldiler. Firavun onlara birçok ihsanlarda bulundu, elbiseler verdi.