English    Türkçe    فارسی   

3
1406-1415

  • آن یکی را یار پیش خود نشاند ** نامه بیرون کرد و پیش یار خواند
  • Sevgili âşıklarından birisini huzuruna çağırdı. Âşık aşk mektubunu çıkarıp sevgilisinin huzurunda okumaya başladı.
  • بیتها در نامه و مدح و ثنا ** زاری و مسکینی و بس لابه‌ها
  • Mektupta beyitler, övüşler, ihtiyaç ve âciz yoksulluk… Birçok lâflar vardı.
  • گفت معشوق این اگر بهر منست ** گاه وصل این عمر ضایع کردنست
  • Mâşuk dedi ki: “Eğer bu okuma, benim içinse vuslat zamanı ömür zayi etmektir bu!
  • من به پیشت حاضر و تو نامه خوان ** نیست این باری نشان عاشقان
  • Ben yanımdayım, sen mektup okuyorsun. Bu âşıklık alâmeti değil ki!”
  • گفت اینجا حاضری اما ولیک ** من نمی‌یایم نصیب خویش نیک 1410
  • Âşık dedi ki: “Doğru, sen buradasın ama ben, istediğim zevki, istediğim gibi bulamıyorum ki,
  • آنچ می‌دیدم ز تو پارینه سال ** نیست این دم گرچه می‌بینم وصال
  • Geçen yıl senden aldığım zevki, şimdi vuslatına erişmiş olduğum halde alamıyorum.
  • من ازین چشمه زلالی خورده‌ام ** دیده و دل ز آب تازه کرده‌ام
  • Ben bu kaynaktan arı, duru su içtim, o suyla gözümü de yeniledim, gönlümü de.
  • چشمه می‌بینم ولیکن آب نی ** راه آبم را مگر زد ره‌زنی
  • Şimdi kaynağı görüyorum ama su yok. Yoksa suyolumu birisi mi kesti” dedi.
  • گفت پس من نیستم معشوق تو ** من به بلغار و مرادت در قتو
  • Mâşuk dedi ki: “Şu halde ben, senin sevgilin değilim. Ben Bulgar Türküyüm, sen Katu Türkü istiyorsun.
  • عاشقی تو بر من و بر حالتی ** حالت اندر دست نبود یا فتی 1415
  • Sen bana değil, bir hale âşıksın. Fakat yiğidim, hal elde kalmaz ki.