-
چون ز مفلس زر تقاضا میکنی ** زر ببخشش در سر ای شاه غنی
- Mademki müflise altın ihtiyacını ilham ediyorsun, ey gani padişah, gizlice ona altın ihsan et.
-
بی تو نظم و قافیه شام و سحر ** زهره کی دارد که آید در نظر
- Sen olmadıkça, senin inayetin lütfetmedikçe gece gündüz nazım ve kafiyenin ne değeri olabilir, bu çeşit meydana gelen şiire kim bakar ki?
-
نظم و تجنیس و قوافی ای علیم ** بندهی امر توند از ترس و بیم
- Ey bilgi sahibi padişah, nazım da, cinas da kafiye de korkudan senin emrine kuldur.
-
چون مسبح کردهای هر چیز را ** ذات بی تمییز و با تمییز را 1495
- Sen, her şeyi, seni tespih eder bir hale koymuşsun, akıl ve temyiz sahibi olanlar da seni tespih eder, akıl ve temyiz sahibi olmayanlar da.
-
هر یکی تسبیح بر نوعی دگر ** گوید و از حال آن این بیخبر
- Her birinin başka çeşit bir tespihi var. Bunun halinden onun haberi bile yok!
-
آدمی منکر ز تسبیح جماد ** و آن جماد اندر عبادت اوستاد
- İnsan, cansız şeylerin tespih etmesini inkâr eder ama cansız şeyler, ona kullukta üstattır.
-
بلک هفتاد و دو ملت هر یکی ** بیخبر از یکدگر واندر شکی
- Hatta yetmiş iki milletin her biri öbürlerinin halinden bihaberdir… Hepsi de şüphe içinde kalmıştır.
-
چون دو ناطق را ز حال همدگر ** نیست آگه چون بود دیوار و در
- Konuşan, söz söyleyen iki kişi bile birbirinin halinden haberdar olmazsa duvarla kapı, nasıl birbirini anlar, duyar?
-
چون من از تسبیح ناطق غافلم ** چون بداند سبحهی صامت دلم 1500
- Ben, söz söyleyen adamın bile tespihinden gafil olursam gönlüm, sessiz sedasız bir şeyin tespihini nasıl duyar?
-
هست سنی را یکی تسبیح خاص ** هست جبری را ضد آن در مناص
- Sünni, Cebri’nin tespihinden bihaberdir. Cebri’ye de Sünni’nin tespihini eser etmez.