چون من از تسبیح ناطق غافلم ** چون بداند سبحهی صامت دلم1500
Ben, söz söyleyen adamın bile tespihinden gafil olursam gönlüm, sessiz sedasız bir şeyin tespihini nasıl duyar?
هست سنی را یکی تسبیح خاص ** هست جبری را ضد آن در مناص
Sünni, Cebri’nin tespihinden bihaberdir. Cebri’ye de Sünni’nin tespihini eser etmez.
سنی از تسبیح جبری بیخبر ** جبری از تسبیح سنی بی اثر
Sünni’nin hususi bir tespihi vardır. Fakat Cebri’nin de bunun zıddı olan bir tespihi vardır ki, ona sığınır.
این همیگوید که آن ضالست و گم ** بیخبر از حال او وز امر قم
Bu, “O, sapıktır, yol azıtmıştır” der durur. Hâlbuki onun halinden de haberi yoktur, “Kün” emrinden de!
و آن همی گوید که این را چه خبر ** جنگشان افکند یزدان از قدر
O da, “Bunun hakikatten ne haberi var ki” demektedir. Allah takdir etmiş de onları savaşa düşürmüştür.
گوهر هر یک هویدا میکند ** جنس از ناجنس پیدا میکند1505
Bu suretle de her birinin aslını meydana çıkarır, bir cinse mensup olmayandan izhar eder.
قهر را از لطف داند هر کسی ** خواه دانا خواه نادان یا خسی
Herkes kahrı lütuftan ayırt eder, anlar… İster bilgi sahibi olsun, ister cahil, ister aşağılık!
لیک لطفی قهر در پنهان شده ** یا که قهری در دل لطف آمده
Fakat kahır içinde gizli olan lütfu yahut lütuf içinde gizlenmiş bulunan kahrı,
کم کسی داند مگر ربانیی ** کش بود در دل محک جانیی
Az kişi anlar. Meğerki gönlünde bir can mehengi olan Allah’a mensup bir er olsun.
باقیان زین دو گمانی میبرند ** سوی لانهی خود به یک پر میپرند
Bundan başkaları kahırda gizli olan lütufla, lütufta gizli bulunan kahrı anlayamaz, şüpheye düşerler. Onlar, âdeta yuvalarına bir kanatla uçup ulaşmak isteyen kuşlara benzerler!
بیان آنک علم را دو پرست و گمان را یک پرست ناقص آمد ظن به پرواز ابترست مثال ظن و یقین در علم