-
گفت رو مه تو رهی مه آینت ** دایما در بغض و کینی و عنت
- “Git, aynan da batsın, sen de bat. Zaten daima bana buğzetmede, daima bana kin gütmede, benimle inat edip durmadasın sen.
-
جامهی خواب مرا زو گستران ** تا بخسپم که سر من شد گران 1575
- Yatağı yay, yorganı getir… Ben yatayım hele… Başım ağırlaştı” dedi.
-
زن توقف کرد مردش بانگ زد ** کای عدو زوتر ترا این میسزد
- Kadın biraz duraklayınca “Hadi behey düşman senin lâyığın bu laf, durmasana” diye bağırmaya başladı.
-
در جامهی خواب افتادن استاد و نالیدن او از وهم رنجوری
- Hocanın, vehminden yatağa, yorgana düşmesi ve hastayım diye vehimlenerek inlemeye başlaması
-
جامه خواب آورد و گسترد آن عجوز ** گفت امکان نه و باطن پر ز سوز
- Kocakarı, yatak yorgan getirip döşedi. “İçi vehim ateşiyle dolu, imkân yok.
-
گر بگویم متهم دارد مرا ** ور نگویم جد شود این ماجرا
- Bir şey söylesem beni itham edecek. Fakat söylemesem de bu hastalık sahiden hastalık haline gelecek.
-
فال بد رنجور گرداند همی ** آدمی را که نبودستش غمی
- Kötüye yorma, vehimlenme, insanı hiçbir hastalığı yokken hasta eder.
-
قول پیغامبر قبوله یفرض ** ان تمارضتم لدینا تمرضوا 1580
- Kabul edilmesi farz olan Peygamber hadisidir bu: Hasta değilken kendinizi hasta gösterirseniz sahiden hastalanırsınız.
-
گر بگویم او خیالی بر زند ** فعل دارد زن که خلوت میکند
- Hasta değilim desem, bu karı yalnız kalmayı istiyor, yapacağı bir iş var.
-
مر مرا از خانه بیرون میکند ** بهر فسقی فعل و افسون میکند
- Beni evden atacak, sonra da ne kötülükte bulunacaksa bulunacak diyebilir” dedi.
-
جامه خوابش کرد و استاد اوفتاد ** آه آه و ناله از وی میبزاد
- Hoca, yorganını çekip uzandı, ahlayıp puflamaya, inim inim inlemeye başladı.