English    Türkçe    فارسی   

3
1732-1741

  • روز در خوابی مگو کین خواب نیست ** سایه فرعست اصل جز مهتاب نیست
  • Hâsılı rüyada vücudunu noksan görmekten ne çıkar? Yüzlerce parçaya ayrılsan bile ne korkacaksın ki?
  • خواب و بیداریت آن دان ای عضد ** که ببیند خفته کو در خواب شد
  • Suretle kaim olan bu cihan hakkında da Peygamber, uyuyanın gördüğü bir rüya dedi.
  • او گمان برده که این دم خفته‌ام ** بی‌خبر زان کوست درخواب دوم
  • Sen, bu sözü taklit yoluyla kabul ettin, fakat salikler bunu rivayet edilmeden de gözleriyle gördüler.
  • هاون گردون اگر صد بارشان ** خرد کوبد اندرین گلزارشان 1735
  • Sen gündüzün de uykudasın. Bu uyku değil deme. Gölge feridir, asıl ise ancak ay ışığından ibarettir.
  • اصل این ترکیب را چون دیده‌اند ** از فروع وهم کم ترسیده‌اند
  • Ey yiğit, bil ki uykun da uyanıklığın da uyuyan adamın rüya içinde rüya görmesine benzer.
  • سایه‌ی خود را ز خود دانسته‌اند ** چابک و چست و گش و بر جسته‌اند
  • Bu adam, kendisini uyuyorum sanır ama bilmez ki ikinci uykudadır, iki kat uyku içindedir.
  • کوزه‌گر گر کوزه‌ای را بشکند ** چون بخواهد باز خود قایم کند
  • Testici, bir testiyi kırarsa dilediği zaman yine yapar da.
  • کور را هر گام باشد ترس چاه ** با هزاران ترس می‌آید براه
  • Kör, her adımda kuyuya, çukura düşmekten korkar da binlerce korkuyla yol yürür.
  • مرد بینا دید عرض راه را ** پس بداند او مغاک و چاه را 1740
  • Fakat gören kişi yolun enini, boyunu görür, çukuru, kuyuyu bilir.
  • پا و زانواش نلرزد هر دمی ** رو ترش کی دارد او از هر غمی
  • Her adımda ayakları, dizleri titremez. Her dertten yüzünü ekşitir mi ki?