English    Türkçe    فارسی   

3
1740-1749

  • مرد بینا دید عرض راه را ** پس بداند او مغاک و چاه را 1740
  • Fakat gören kişi yolun enini, boyunu görür, çukuru, kuyuyu bilir.
  • پا و زانواش نلرزد هر دمی ** رو ترش کی دارد او از هر غمی
  • Her adımda ayakları, dizleri titremez. Her dertten yüzünü ekşitir mi ki?
  • خیز فرعونا که ما آن نیستیم ** که بهر بانگی و غولی بیستیم
  • Sihirbazlar, “Ey firavun, halk, biz, her sesten, her gulyabaniden ürküp duracak adam değiliz.
  • خرقه‌ی ما را بدر دوزنده هست ** ورنه ما را خود برهنه‌تر به است
  • Bizim hırkamızı yırt, onu diken var… Olmasa bile çıplak olmamız daha iyi.
  • بی لباس این خوب را اندر کنار ** خوش در آریم ای عدو نابکار
  • Bu güzeli çıplak olarak koçmamız daha hoş. A bir işe yaramaz, bir şey beceremez düşman!
  • خوشتر از تجرید از تن وز مزاج ** نیست ای فرعون بی الهام گیج 1745
  • Tenden mizaçtan soyunmaktan daha hoş bir şey yoktur, a ilhama mazhar olmayan sersem Firavun!” dediler.
  • حکایت استر پیش شتر کی من بسیار در رو می‌افتم و تو نمی‌افتی الا به نادر
  • Devenin önünde giden katırın “Ben yol yürürken ikide bir yüzüstü kapanıyorum, sense pek nadir düşüyorsun” diye şikâyet etmesi
  • گفت استر با شتر کای خوش رفیق ** در فراز و شیب و در راه دقیق
  • Katırın biri deveye “Arkadaş, yokuş olsun, iniş olsun en dar yolda bile,
  • تو نه آیی در سر و خوش می‌روی ** من همی‌آیم بسر در چون غوی
  • Sen güzelce gidiyor, hiç kapaklanmıyorsun. Bense durmadan tepesi üstü düşüp duruyorum.
  • من همی‌افتم برو در هر دمی ** خواه در خشکی و خواه اندر نمی
  • Yol ister kuru olsun, ister balçık… Daima yüzüstü kapaklanıyorum.
  • این سبب را باز گو با من که چیست ** تا بدانم من که چون باید بزیست
  • Bunun sebebi ne? Bana bir söyle de ne yapmalı, nasıl etmeli anlayayım” dedi.