English    Türkçe    فارسی   

3
1746-1755

  • گفت استر با شتر کای خوش رفیق ** در فراز و شیب و در راه دقیق
  • Katırın biri deveye “Arkadaş, yokuş olsun, iniş olsun en dar yolda bile,
  • تو نه آیی در سر و خوش می‌روی ** من همی‌آیم بسر در چون غوی
  • Sen güzelce gidiyor, hiç kapaklanmıyorsun. Bense durmadan tepesi üstü düşüp duruyorum.
  • من همی‌افتم برو در هر دمی ** خواه در خشکی و خواه اندر نمی
  • Yol ister kuru olsun, ister balçık… Daima yüzüstü kapaklanıyorum.
  • این سبب را باز گو با من که چیست ** تا بدانم من که چون باید بزیست
  • Bunun sebebi ne? Bana bir söyle de ne yapmalı, nasıl etmeli anlayayım” dedi.
  • گفت چشم من ز تو روشن‌ترست ** بعد از آن هم از بلندی ناظرست 1750
  • Deve dedi ki: “Benim gözüm senin gözünden daha kuvvetlidir, daha iyi görür.
  • چون برآیم بر سرکوه بلند ** آخر عقبه ببینم هوشمند
  • Yüce bir dağın başına çıktım mı en son çukuru bile görürüm.
  • پس همه پستی و بالایی راه ** دیده‌ام را وا نماید هم اله
  • Allah, bütün inişleri çıkışları özüme gösterir.
  • هر قدم من از سر بینش نهم ** از عثار و اوفتادن وا رهم
  • Her adımımı nereye atacaksam görür de öyle atarım. Bu yüzden de sürçmekten, düşmekten kurtulurum.
  • تو ببینی پیش خود یک دو سه گام ** دانه بینی و نبینی رنج دام
  • Sense iki üç adım ötesini görmezsin. Taneyi görürsün de tuzağı görmezsin.
  • یستوی الاعمی لدیکم والبصیر ** فی المقام و النزول والمسیر 1755
  • Konak, iniş ve yürüyüş yerlerinde hiç körle gözlü bir olur mu?