English    Türkçe    فارسی   

3
1798-1807

  • ور سر مویی ز وصفش باقیست ** او نه از عرش است او آفاقیست
  • Varlığında insanlık sıfatlarından bir tek kıl bile kalsa mensup olamaz, âlem halkından birisidir o!
  • عذر گفتن شیخ بهر ناگریستن بر فرزندان
  • Şeyh’in, oğullarına ağlamadığına özür getirmesi
  • شیخ گفت او را مپندار ای رفیق ** که ندارم رحم و مهر و دل شفیق
  • Şeyh, kendisine bu sözü söyleyen karısına dedi ki: “Arkadaş, merhametim, şefkatim yok, yüreğim katı sanma,
  • بر همه کفار ما را رحمتست ** گرچه جان جمله کافر نعمتست 1800
  • Biz, kâfirler, Allah’a küfranı nimette bulunmuş olmakla beraber onlara acırız.
  • بر سگانم رحمت و بخشایش است ** که چرا از سنگهاشان مالش است
  • Hatta halk onları taşlıyor diye köpeklere acırız.
  • آن سگی که می‌گزد گویم دعا ** که ازین خو وا رهانش ای خدا
  • Ben beni ısıran köpeğe de dua eder, Yarabbi sen onu bu huydan vazgeçir,
  • این سگان را هم در آن اندیشه دار ** که نباشند از خلایق سنگسار
  • Adamları ısırmasın da halkın taşını, topacını yemesin derim.
  • زان بیاورد اولیا را بر زمین ** تا کندشان رحمة للعالمین
  • Allah, velileri âlemlere rahmet olmak üzere yeryüzüne getirmiştir.
  • خلق را خواند سوی درگاه خاص ** حق را خواند که وافر کن خلاص 1805
  • Onlar, halkı Allah’ın haremine davet ederler, Hakk’a da “Yarabbi bunları sen kurtar” diye dua ederler.
  • جهد بنماید ازین سو بهر پند ** چون نشد گوید خدایا در مبند
  • Bu yüzden halka usanmadan öğüt verirler. Halk, öğütlerini kabul etmedi mi, “ Yarabbi, sen bunlara acı sen kapını kapama “ derler.
  • رحمت جزوی بود مر عام را ** رحمت کلی بود همام را
  • Halkın mazhar olduğu rahmet, cüz’i rahmettir. Fakat himmet sahibi er, külli rahmete mazhardır.