-
نیستم حافظ مرا نوری بده ** در دو دیده وقت خواندن بیگره
- Fakat hafız değilim ki, Yarabbi Kur’an okuyacağım vakit gözlerime illetsiz bir nur ver,
-
باز ده دو دیدهام را آن زمان ** که بگیرم مصحف و خوانم عیان
- Benim gözlerimi aç da Kur’an’ı elime alıp okuyayım diye dua ettim.
-
آمد از حضرت ندا کای مرد کار ** ای بهر رنجی به ما اومیدوار 1865
- Allah’tan ey Kur’an’a düşkün adam, ey her dertte bize yüz tutan, bizden ümidini kesmeyen kişi,
-
حسن ظنست و امیدی خوش ترا ** که ترا گوید بهر دم برتر آ
- Senin bize karşı öyle bir hüsnü zan, o ümit, sana daima yücel, yüksel demekte.
-
هر زمان که قصد خواندن باشدت ** یا ز مصحفها قرائت بایدت
- Ne vakit Kur’an okumak istersen, ne vakit mushafı eline alırsan,
-
من در آن دم وا دهم چشم ترا ** تا فرو خوانی معظم جوهرا
- Ben de o zaman sana gözlerinin nurunu bağışlayacağım ey yaratılışı büyük kişi, diye nida geldi.
-
همچنان کرد و هر آنگاهی که من ** وا گشایم مصحف اندر خواندن
- Öyle de yaptı Allah’ım, ben ne vakit okumak üzere mushafı elime alır, açarsam,
-
آن خبیری که نشد غافل ز کار ** آن گرامی پادشاه و کردگار 1870
- Her şeyi bilen, hiçbir işten gafil olmayan o ulu padişah.
-
باز بخشد بینشم آن شاه فرد ** در زمان همچون چراغ شبنورد
- O tek Allah, gece çırağı gibi gözlerimin nurunu ihsan etmekte”
-
زین سبب نبود ولی را اعتراض ** هرچه بستاند فرستد اعتیاض
- Allah, ne alırsa ona karşılık ihsanda bulunur. Velî bu sebeple Allah’a itiraz etmez.