English    Türkçe    فارسی   

3
1908-1917

  • زندگی خود نخواهد بهر خوذ ** نه پی ذوقی حیات مستلذ
  • Artık o kul yaşamayı bu lezzetli hayattan zevk almak için istemez. Hayatı kendisi için istenen bir şey olmaktan çıkar.
  • هرکجا امر قدم را مسلکیست ** زندگی و مردگی پیشش یکیست
  • Ezelî emir, neyse ona uyarı hayatla ölüm, onun yanında bir olur.
  • بهر یزدان می‌زید نه بهر گنج ** بهر یزدان می‌مرد نه از خوف رنج 1910
  • Yaşarsa Allah için yaşar, mal, mülk ve hazine için değil… Ölürse Allah için ölür, korkudan hastalıktan değil!
  • هست ایمانش برای خواست او ** نه برای جنت و اشجار و جو
  • İmanı, onun dileği, onun rızası içindir, cennet için, ağaçlar, ırmaklar için değil!
  • ترک کفرش هم برای حق بود ** نه ز بیم آنک در آتش رود
  • Küfrü terk edişi de cehenneme gideceğim diye korkudan değildir, Allah içindir.
  • این چنین آمد ز اصل آن خوی او ** نه ریاضت نه بجست و جوی او
  • Bu ahlâk, ona ezelden verilmiştir; gözü ve sevgilinin cemalinin güzelliğiyle dolmuş aydın olmuştur.
  • آنگهان خندد که او بیند رضا ** همچو حلوای شکر او را قضا
  • Bu çeşit kul, Allah rızasını görünce güler, neşelenir. Kaza, ona şekerle yapılmış helva gibi gelir.
  • بنده‌ای کش خوی و خلقت این بود ** نه جهان بر امر و فرمانش رود 1915
  • Bu kulun huyu ve yaradılışı böyle olursa âlem, onun emrine, onun fermanına tabi değil de nedir?”
  • پس چرا لابه کند او یا دعا ** که بگردان ای خداوند این قضا
  • Peki… Neden dua edip de Yarabbi, bu takdiri sen tebdil et diye yalvarsın?
  • مرگ او و مرگ فرزندان او ** بهر حق پیشش چو حلوا در گلو
  • İşte şeyhe göre Allah rızası bakımından kendi ölümü de evlâtlarının ölümü de helva gibiydi.