English    Türkçe    فارسی   

3
1947-1956

  • این همی‌گفتی چو می‌رفتی براه ** کن قرین خاصگانم ای اله
  • Yola düştü mü, Yarabbi, beni haslarından birisine ulaştır, ona arkadaş et.
  • یا رب آنها راکه بشناسد دلم ** بنده و بسته‌میان ومجملم
  • Yarabbi, tanıdığım erlere gönlüm kuldur. Köledir.
  • و آنک نشناسم تو ای یزدان جان ** بر من محجوبشان کن مهربان
  • Canım Allah’ım, tanımadıklarımı da hicap içinde düşmüş kuluna merhametli kıl, derdi.
  • حضرتش گفتی که ای صدر مهین ** این چه عشقست و چه استسقاست این 1950
  • Allah ey ulular ulusu, bu ne aşk, bu ne susuzluk?
  • مهر من داری چه می‌جویی دگر ** چون خدا با تست چون جویی بشر
  • Beni seviyorsun ya… Başkasını ne yapacaksın, der;
  • او بگفتی یا رب ای دانای راز ** تو گشودی در دلم راه نیاز
  • O da şöyle cevap verirdi! Ey sırları bilen Rabbim, niyaz yolunu gönlüme açan, gösteren sensin.
  • درمیان بحر اگر بنشسته‌ام ** طمع در آب سبو هم بسته‌ام
  • Denizin ortasındayım ama yine de testideki suya tamahım var.
  • همچو داودم نود نعجه مراست ** طمع در نعجه‌ی حریفم هم بخاست
  • Ben Davud’a benziyorum, doksan koyunum var ama arkadaşımın bir koyununa da tamah ediyorum.
  • حرص اندر عشق تو فخرست و جاه ** حرص اندر غیر تو ننگ و تباه 1955
  • Senin aşkında haris olmak övülecek bir şeydir, bir yüceliktir. Fakat senden başkasının aşkına düşüp de harislikte bulunmak ayıptır, ardır.
  • شهوت و حرص نران بیشی بود ** و آن حیزان ننگ و بدکیشی بود
  • Erlerin şehveti, erlerin hırsı, önden gelir, puştların hırsıysa ayıp bir şeydir, kötü bir yoldur.