-
حضرتش گفتی که ای صدر مهین ** این چه عشقست و چه استسقاست این 1950
- Allah ey ulular ulusu, bu ne aşk, bu ne susuzluk?
-
مهر من داری چه میجویی دگر ** چون خدا با تست چون جویی بشر
- Beni seviyorsun ya… Başkasını ne yapacaksın, der;
-
او بگفتی یا رب ای دانای راز ** تو گشودی در دلم راه نیاز
- O da şöyle cevap verirdi! Ey sırları bilen Rabbim, niyaz yolunu gönlüme açan, gösteren sensin.
-
درمیان بحر اگر بنشستهام ** طمع در آب سبو هم بستهام
- Denizin ortasındayım ama yine de testideki suya tamahım var.
-
همچو داودم نود نعجه مراست ** طمع در نعجهی حریفم هم بخاست
- Ben Davud’a benziyorum, doksan koyunum var ama arkadaşımın bir koyununa da tamah ediyorum.
-
حرص اندر عشق تو فخرست و جاه ** حرص اندر غیر تو ننگ و تباه 1955
- Senin aşkında haris olmak övülecek bir şeydir, bir yüceliktir. Fakat senden başkasının aşkına düşüp de harislikte bulunmak ayıptır, ardır.
-
شهوت و حرص نران بیشی بود ** و آن حیزان ننگ و بدکیشی بود
- Erlerin şehveti, erlerin hırsı, önden gelir, puştların hırsıysa ayıp bir şeydir, kötü bir yoldur.
-
حرص مردان از ره پیشی بود ** در مخنث حرص سوی پس رود
- Erkeklerin hırsı öne aittir, puştların hırsı arda ait!
-
آن یکی حرص از کمال مردی است ** و آن دگر حرص افتضاح و سردی است
- O hırs erliğin kemalidir, bu hırs rezalettir, soğuk ve kötü bir şeydir.
-
آه سری هست اینجا بس نهان ** که سوی خضری شود موسی روان
- Ah burada pek gizli bir sır var. Öyle bir sır var ki onu anlamak için Musa bir Hızır’a koştu.