-
مدحها شد جملگی آمیخته ** کوزهها در یک لگن در ریخته
- Medihler, birbirine karışır, âdeta testilerdeki sular, bir leğene dökülür.
-
زانک خود ممدوح جز یک بیش نیست ** کیشها زین روی جز یک کیش نیست
- Çünkü övülen, bir kişiden daha fazla değildir ki. Bundan dolayı dinler, mezhepler, ancak tek bir mezhepten ibarettir.
-
دان که هر مدحی بنور حق رود ** بر صور و اشخاص عاریت بود 2125
- Bil ki her övüş, Allah nuruna varır, ulaşır; suretlerle şahısları övüşse âriyettir.
-
مدحها جز مستحق را کی کنند ** لیک بر پنداشت گمره میشوند
- Müstahak olmayanı kim metheder ki? Fakat bilmeyenler, şunu bunu methediyor sanırlar da yol azıtırlar.
-
همچو نوری تافته بر حایطی ** حایط آن انوار را چون رابطی
- Bu, şuna benzer: bir duvara herhangi bir nurdur vurur. Duvar o nurun aksetmesine bir vasıtadır.
-
لاجرم چون سایه سوی اصل راند ** ضال مه گم کرد و ز استایش بماند
- Fakat ayın aksi aslına ulaştı mı, yol azıtan kişi ayı kaybeder, övüşü terk eder.
-
یا ز چاهی عکس ماهی وا نمود ** سر بچه در کرد و آن را میستود
- Yahut da ay, bir kuyuya akseder, adam da bu aksi görür, başını kuyuya uzatır, bakar durur.
-
در حقیقت مادح ماهست او ** گرچه جهل او بعکسش کرد رو 2130
- Methe başlarsa hakikatte ayı metheder, isterse bilgisizlikle ayın aksine yüz tutmuş olsun.
-
مدح او مهراست نه آن عکس را ** کفر شد آن چون غلط شد ماجرا
- Övüşü aya aittir, ayın aksine ait değil. Fakat birisi, Hakk’ı övmez de mahlûku överse yanlış bir iş yapmış olur ki bu, küfürdür.
-
کز شقاوت گشت گمره آن دلیر ** مه به بالا بود و او پنداشت زیر
- Bu işi yapan kötülükten yolunu kaybetmiştir. Ay, gökyüzündeyken o, aşağıda sanmıştır.