-
همچو نوری تافته بر حایطی ** حایط آن انوار را چون رابطی
- Bu, şuna benzer: bir duvara herhangi bir nurdur vurur. Duvar o nurun aksetmesine bir vasıtadır.
-
لاجرم چون سایه سوی اصل راند ** ضال مه گم کرد و ز استایش بماند
- Fakat ayın aksi aslına ulaştı mı, yol azıtan kişi ayı kaybeder, övüşü terk eder.
-
یا ز چاهی عکس ماهی وا نمود ** سر بچه در کرد و آن را میستود
- Yahut da ay, bir kuyuya akseder, adam da bu aksi görür, başını kuyuya uzatır, bakar durur.
-
در حقیقت مادح ماهست او ** گرچه جهل او بعکسش کرد رو 2130
- Methe başlarsa hakikatte ayı metheder, isterse bilgisizlikle ayın aksine yüz tutmuş olsun.
-
مدح او مهراست نه آن عکس را ** کفر شد آن چون غلط شد ماجرا
- Övüşü aya aittir, ayın aksine ait değil. Fakat birisi, Hakk’ı övmez de mahlûku överse yanlış bir iş yapmış olur ki bu, küfürdür.
-
کز شقاوت گشت گمره آن دلیر ** مه به بالا بود و او پنداشت زیر
- Bu işi yapan kötülükten yolunu kaybetmiştir. Ay, gökyüzündeyken o, aşağıda sanmıştır.
-
زین بتان خلقان پریشان میشوند ** شهوت رانده پشیمان میشوند
- Halk bu put gibi güzellere kapılıp perişan olur; şehvete uyup onlara dokunan pişman olur.
-
زآنک شهوت با خیالی رانده است ** وز حقیقت دورتر وا مانده است
- Çünkü bir hayale şehvetlenirler, hakikatten çok uzakta kalırlar.
-
با خیالی میل تو چون پر بود ** تا بدان پر بر حقیقت بر شود 2135
- Hayale meylin yok mu? Senin için bir kanada benzer. O kanatla uçar, hakikatte yükselirsin.
-
چون براندی شهوتی پرت بریخت ** لنگ گشتی و آن خیال از تو گریخت
- Fakat şehvete uydun mu kanadın dökülür, topal kalırsın, o hayal de senden kaçar gider.