-
آنچنانک ناگهان شیری رسید ** مرد را بربود و در بیشه کشید
- Hani ansızın bir aslan çıkagelir de adamı kapıp ormanlığa götürür ya…
-
او چه اندیشد در آن بردن ببین ** تو همان اندیش ای استاد دین
- O adam, aslan tarafından götürülürken ne düşünürse sen de ey din üstadı, onu düşün!
-
میکشد شیر قضا در بیشهها ** جان ما مشغول کار و پیشهها
- Kaza ve kader aslanı, bir işle güçle meşgulken bizim canımızı alır, ormanlara götürüverir.
-
آنچنانک از فقر میترسند خلق ** زیر آب شور رفته تا به حلق 2205
- Bu da şuna benzer: Halk, yoksulluktan korkar, ama boğazlarına kadar acı suya batarlar.
-
گر بترسندی از آن فقرآفرین ** گنجهاشان کشف گشتی در زمین
- O yoksulluğu yaratandan korksalardı onlara yeryüzünde defineler aşikâr olurdu.
-
جملهشان از خوف غم در عین غم ** در پی هستی فتاده در عدم
- Hepsi de gam korkusuyla gamın içine batmışlar, varlık kaygısıyla yokluğa düşmüşlerdir!
-
دعا و شفاعت دقوقی در خلاص کشتی
- Dekukî’nin şefaat etmesi ve geminin kurtulmasına duası
-
چون دقوقی آن قیامت را بدید ** رحم او جوشید و اشک او دوید
- Dekukî o kıyameti görünce merhameti coştu, gözyaşları akmaya başladı.
-
گفت یا رب منگر اندر فعلشان ** دستشان گیر ای شه نیکو نشان
- Yarabbi, dedi, onların yaptıklarına bakma, ey lütuf sahibi padişah, ellerini tut, imdatlarına yetiş.
-
خوش سلامتشان به ساحل با زبر ** ای رسیده دست تو در بحر و بر 2210
- Ey eli denize de yetişen, karaya da. Onları sağlıkla, selâmetle kıyıya çıkar.
-
ای کریم و ای رحیم سرمدی ** در گذار از بدسگالان این بدی
- Ey ebedî kerem merhamet sahibi, o kötü kişilerden bu kötülüğü defet!