-
گر بترسندی از آن فقرآفرین ** گنجهاشان کشف گشتی در زمین
- O yoksulluğu yaratandan korksalardı onlara yeryüzünde defineler aşikâr olurdu.
-
جملهشان از خوف غم در عین غم ** در پی هستی فتاده در عدم
- Hepsi de gam korkusuyla gamın içine batmışlar, varlık kaygısıyla yokluğa düşmüşlerdir!
-
دعا و شفاعت دقوقی در خلاص کشتی
- Dekukî’nin şefaat etmesi ve geminin kurtulmasına duası
-
چون دقوقی آن قیامت را بدید ** رحم او جوشید و اشک او دوید
- Dekukî o kıyameti görünce merhameti coştu, gözyaşları akmaya başladı.
-
گفت یا رب منگر اندر فعلشان ** دستشان گیر ای شه نیکو نشان
- Yarabbi, dedi, onların yaptıklarına bakma, ey lütuf sahibi padişah, ellerini tut, imdatlarına yetiş.
-
خوش سلامتشان به ساحل با زبر ** ای رسیده دست تو در بحر و بر 2210
- Ey eli denize de yetişen, karaya da. Onları sağlıkla, selâmetle kıyıya çıkar.
-
ای کریم و ای رحیم سرمدی ** در گذار از بدسگالان این بدی
- Ey ebedî kerem merhamet sahibi, o kötü kişilerden bu kötülüğü defet!
-
ای بداده رایگان صد چشم و گوش ** بی ز رشوت بخش کرده عقل و هوش
- Bedava olarak insanlara yüzlerce göz, yüzlerce kulak veren, rüşvetsiz akıl, fikir ihsan eden Allah.
-
پیش از استحقاق بخشیده عطا ** دیده از ما جمله کفران و خطا
- Sen, biz hak etmeden lütuflarda, ihsanlarda bulunursun. Nimetlerine karşı yaptığımız kâfirliklerle hatalarımızı hep görürsün.
-
ای عظیم از ما گناهان عظیم ** تو توانی عفو کردن در حریم
- Ey ulu Allah, bizim şanımız ulu ulu günahlarda bulunmaktır. Fakat sen, bunları lütfunla affetmeye kaadirsin.
-
ما ز آز و حرص خود را سوختیم ** وین دعا را هم ز تو آموختیم 2215
- Biz, hırstan, şehvetten kendi kendimizi yaktık. Bu duayı da senden öğrendik Yarabbi.