-
گفت هر یک من نکردستم کنون ** این دعا نه از برون نه از درون
- Her biri, ben şimdiye kadar böyle bir duayı ne içimden geçirdim, ne dilime getirdim demekteydi.
-
گفت مانا این امام ما ز درد ** بوالفضولانه مناجاتی بکرد 2285
- Birisi, “Her halde bu işe karışan biz değiliz. Galiba imamımız derde düştü, üzerine lazım olmayan bir işe karıştı, münacatta bulundu” diyor;
-
گفت آن دیگر که ای یار یقین ** مر مرا هم مینماید این چنین
- Öbürü” Canım dostum, bana da öyle geliyor.
-
او فضولی بوده است از انقباض ** کرد بر مختار مطلق اعتراض
- O bir boşboğazmış, canı sıkılınca Allah’ın dileğine itiraz etti galiba” diyordu.
-
چون نگه کردم سپس تا بنگرم ** که چه میگویند آن اهل کرم
- Dekukî, şöyle anlatır: Sonra bakayım, o kerem sahipleri ne diyorlar? dedim.
-
یک ازیشان را ندیدم در مقام ** رفته بودند از مقام خود تمام
- Bir de baktım ki hiçbiri yerinde yok, hepsi de gitmiş.
-
نه به چپ نه راست نه بالا نه زیر ** چشم تیز من نشد بر قوم چیر 2290
- Ne solda adam var, ne sağda, ne yukarda kimse kalmış, ne aşağıda. Keskin gözüm, onların hiçbirini göremedi!
-
درها بودند گویی آب گشت ** نه نشان پا و نه گردی بدشت
- Sanki inciymişler de erimişler, su olmuşlar. Ne ayak izleri kalmış, ne sahrada tozları var!
-
در قباب حق شدند آن دم همه ** در کدامین روضه رفتند آن رمه
- Hepsi de Allah kubbelerine gizlenmişler. O cemaat, acaba hangi bahçeye gitti ki?
-
درتحیر ماندم کین قوم را ** چون بپوشانید حق بر چشم ما
- Allah, bunları nasıl oldu da benim gözümden gizledi? Şaşırdım kaldım.