-
آنچنان پنهان شدند از چشم او ** مثل غوطهی ماهیان در آب جو
- Onlar, balıklar nasıl dereye dalar, kaybolursa Dekukî’nin gözünden öyle kayboldular. Öyle gizlendiler.
-
سالها درحسرت ایشان بماند ** عمرها در شوق ایشان اشک راند 2295
- Yıllarca onların hasretiyle yandı, ömürlerce iştiyaklarından gözyaşı döktü.
-
تو بگویی مرد حق اندر نظر ** کی در آرد با خدا ذکر بشر
- Ama sen dersin ki Allah eri Allah’a erişmişken nasıl olur da insanı anar?
-
خر ازین میخسپد اینجا ای فلان ** که بشر دیدی تو ایشان را نه جان
- A adam, bu suale karşı ancak eşek kakılır kalır. Sen, onların can olduklarını görmedin, onları insan suretinde gördün.
-
کار ازین ویران شدست ای مرد خام ** که بشر دیدی مر ایشان را چو عام
- Ey hamhalat, işte iş bu yüzden harap oldu ya… Onları, alelâde adamlara uydun da insan gördün!
-
تو همان دیدی که ابلیس لعین ** گفت من از آتشم آدم ز طین
- İblis de “Ben ateşten yaratıldım, Âdem topraktan” dedi. İşte sen de onları, İblis’in Âdem’i gördüğü gibi gördün.
-
چشم ابلیسانه را یک دم ببند ** چند بینی صورت آخر چند چند 2300
- O iblis gözünü bir an olsun yum; ne vakte kadar suret görüp duracaksın, ne vakte kadar, ne vakte kadar?
-
ای دقوقی با دو چشم همچو جو ** هین مبر اومید ایشان را بجو
- Ey Dekukî, ırmak gibi yaşlar döken gözlerinle onları ara, gafil olma, ümidini kesme!
-
هین بجو که رکن دولت جستن است ** هر گشادی در دل اندر بستن است
- Gafil olma, ara… Ara ki devlet, aramaktadır. Gönle gelen her ferah, bir sıkıntıya bağlıdır.
-
از همه کار جهان پرداخته ** کو و کو میگو بجان چون فاخته
- Âlemin bütün işlerini bırak da canla başla üveyk kuşu gibi “kû, kû – nerede, nerede” de!