English    Türkçe    فارسی   

3
2344-2353

  • همچنانک ذوق آن بانگ الست ** در دل هر مومنی تا حشر هست
  • Nitekim Elest sesinin zevki de her müminin gönlünde tâ mahşere kadar sürer gider.
  • تا نباشد در بلاشان اعتراض ** نه ز امر و نهی حقشان انقباض 2345
  • Bu yüzden müminler, ne belâya itiraz ederler, ne Hakk’ın emir ve nehyinden sıkılırlar.
  • لقمه‌ی حکمی که تلخی می‌نهد ** گلشکر آن را گوارش می‌دهد
  • Başkalarının ağzına acılık veren bir lokmaya benzeyen Allah hükmü, onlara gülbeşeker gelir, tatlı tatlı yerler, hazmederler.
  • گلشکر آن را که نبود مستند ** لقمه را ز انکار او قی می‌کند
  • Allah hükmünü kabul etmeyip inkâr eden, o lokmayı yese bile kusan kişiyle yaramaz.
  • هر که خوابی دید از روز الست ** مست باشد در ره طاعات مست
  • Elest gününde bir rüya gören, Allah’a ibadet yolunda sarhoş olur.
  • می‌کشد چون اشتر مست این جوال ** بی فتور و بی گمان و بی ملال
  • Sarhoş deve gibi bu ibadet çuvalını hiç usanmadan, sıkılmadan çeker durur.
  • کفک تصدیقش بگرد پوز او ** شد گواه مستی و دلسوز او 2350
  • Ağzının etrafındaki tasdik köpüğü, onun sarhoşluğuna, coşkunluğuna şahittir.
  • اشتر از قوت چو شیر نر شده ** زیر ثقل بار اندک‌خور شده
  • Deve, kuvvetlenip erkek aslan kesildi mi ağır yükler çeker de yine o yüklerin altında az yer, az içer.
  • ز آرزوی ناقه صد فاقه برو ** می‌نماید کوه پیشش تار مو
  • Dişi deve arzusuyla yüzlerce zahmet ve açlık çeker. Hatta dağ bile ona bir kıl gelir!
  • در الست آنکو چنین خوابی ندید ** اندرین دنیا نشد بنده و مرید
  • Elest âleminde böyle bir rüya görmeyen bu dünyada ne kul olur, ne mürit!