-
نامه و باران و نور از روزنم ** میفتد در خانهام از معدنم
- Allah’ın lütfu, rahmeti, nuru madenimden, hakikatimden gelir, penceremden evime girer.
-
دوزخست آن خانه کان بی روزنست ** اصل دین ای بنده روزن کردنست
- Penceresi olmayan ev cehennemdir. Ey kul, dinin aslı pencere açmıştır.
-
تیشهی هر بیشهای کم زن بیا ** تیشه زن در کندن روزن هلا 2405
- Her ormanı öyle pek baltalama. Pencere açmak için balta vur.
-
یا نمیدانی که نور آفتاب ** عکس خورشید برونست از حجاب
- Yoksa bilmez misin ki bu güneşin nuru hicaplardan hariç olan hakikat güneşinin aksinden ibaret.
-
نور این دانی که حیوان دید هم ** پس چه کرمنا بود بر آدمم
- Bilirsin ki bu zahiri görüşün nurunu hayvan da görür. Şu halde benim Âdem’e “Kerremna” demem nedir?
-
من چو خورشیدم درون نور غرق ** میندانم کرد خویش از نور فرق
- Ben, nurlara dalmış, gark olmuş bir güneşim. Kendimi nurdan ayırt edemiyorum.
-
رفتنم سوی نماز و آن خلا ** بهر تعلیمست ره مر خلق را
- O halvete gitmem, namaz kılmam, halka öğretmek için.
-
کژ نهم تا راست گردد این جهان ** حرب خدعه این بود ای پهلوان 2410
- Bu âlem doğrulsun diye ayağımı eğri atmaktayım. Ey yiğit, savaş hileden ibarettir.”
-
نیست دستوری و گر نه ریختی ** گرد از دریای راز انگیختی
- İzin yoktu, yoksa Davut, bu sırları döküp saçar, sır denizinden toz koparırdı!
-
همچنین داود میگفت این نسق ** خواست گشتن عقل خلقان محترق
- Davut, bu çeşit söyleyip durmakta, halkın aklını, fikrini yakmaya kalkışmaktayken,